Saadet Partisi Lideri Temel Karamollaoğlu'nun, foto montaj marifetiyle rakı kadehini eline tutuşturan zihniyet kadar bu paylaşıma beğeni atanlar da ölçüyü, sınırı ve haddi fazlasıyla aşmıştır...

Hiç kimse, bir başka kimseyi sevmek zorunda değildir elbette...

Bu durum; sevmediğin ya da aynı düşünceyi paylaşmadığın insana saygısızlık yapmayı gerektirir mi?..

Karamollaoğlu'na yapılana "Eşek şakası" demek de eşeğe hakaret sayılır!..

Bu ve benzeri davranışların, giderek gerginleştirilen seçim sürecinde, siyasi fanatizmle körleşen birtakım insanlara fırsat verir...

Onlar da bir başka siyasi lideri, özel hayatı ve inancıyla bağdaşmayan ögelerle montajlarsa bu işin içinden çıkmak, mümkün müdür?..

Böyle bir paylaşımlara "beğeni" atmak, bu tür seviyesizliklerin artmasına neden olur...

Sosyal medyada, zeka ürünü olan anlamlı ve seviyeli siyasi espriler var...

O dahice yapılmış espriler, siyaseten hoşumuza gitmese bile tebessüm ettirmesi, içerikte ağır ve belden aşağı hakaretler olmadığındandır...

Sosyal medyanın günlük yaşamın önemli bir parçası olduğunu inkar edecek değilim...

Ancak, her şeyin bir ölçüsü ve sınırı olması gerekmez mi?..

"Yasak gelsin" demiyorum ama bu ülkede caydırıcı olması bakımından bir "basın ahlak yasası" vardır...

Öyle, ulu orta küfürlerin edildiği, insanların özel hayatı ve inançlarıyla ilgili görüntülerin yer aldığı, yalan ve iftira dolu kurgu haberlerin paylaşıldığı sosyal medya, böyle giderse toplumda kin ve nefretin fitilini ateşlemekten başka ne işe yarar?..

Sosyal medyada, Erdoğan ve hükümete yönelik ağır hakaretler içeren paylaşımlara soruşturma açıp, muhalif liderlere yönelik bu tür eylemlere karşı sessiz kalmak; demokrasi ve adalet bir yana her şeyden önce insanlık değerlerine ters düşmektir....

Hz. Ali'nin sözleriyle noktayı koyalım: "Kendine reva görmediğin şeyi, başkasına gören insan, kamil olamaz."