Bir asrı
aşan
süreden
beri
emekçilerin
örgütlü mücadelesi,
ödenen büyük bedellere
rağmen sürmektedir;
sürecektir de...
Elbette, sermaye de
kendi kazanımını
korumak
için
karşı mücadeleyi
sekteye uğratacak
hamleleri
yapacaktır,
yapmaktadır da...
Emek-sermaye
çelişkisi budur...
1880'li yıllarda
Amerika ve Kanada'da,
çocuk işçi çalıştırılmasından
tutun da
15 saate varan
kötü çalışma koşullarına
karşı başlatılan
mücadelede,
yüzlerce insan hayatını kaybetti...
Sermaye, bu mücedeleleri
bastırmak için
sokak çetelerini
devreye soktu...
O mücadelenin lider
isimleri de idam edildi...
1977 yılının '1 Mayıs'ında
ise Taksim Meydanı'nda
karanlık odakların
açtığı ateş sonucu,
40 emekçi,
kahpe kurşunlarla
toprağa düştü...
Bitmedi mücadele...
1 Mayıslarda,
yüzlerce insan gözaltına alındı
ya da tutuklandı...
1 Mayıslarda acılar
ve gözyaşları var...
Ben de "dünyanın en büyük emekçisi"
canım annemi, 1 Mayıs'ta kaybettim...
Aralarında
pek yaş farkı olmayan
6 çocuğunu
büyütürken,
bir yandan kazanda
çamaşır kaynatan
diğer yandan da ocaktaki yemeğe
koşan ve gecenin ilerleyen
vaktine rağmen
"bir kere bile yoruldum" diye
itiraz etmeyen
bir yiğit
emekçiden
söz ediyorum...
Ne bulaşık
ne de çamaşır makinesi
var...
Şofben de ne demek?
Banyosunda bakır kazanlı sobası
olanlar,
ayrıcalıklı...
Tel dolapta yemeği
ekşitmeden
saklamak bir marifet...
Kolalı gömlek
ve jilet gibi pantolonu
kömürlü ütüde
ütülemek,
herkesin harcı değil...
Hazır bezi
hayal bile eden yok!..
Amerikan bezini
eriyene kadar kaynat kaynat
bebeğini bezle...
Odunu kes, sobayı yak!..
Yemeği de
eşin gelinceye kadar
hazır et!..
Yetmedi daha...
Kediyi, köpeği besle,
tavuklara bak!..
Ekstralar
hariç, bir günün
çalışma programı
aynen böyle...
Yaşadığı acıları
yazsam, roman olur...
İki amcasını
Çanakkale'de şehit veren
ve küçük yaşta babasını kaybeden
yetim annemin;
yanık "Mübadele türküleri"nde
acılarını
bağrına basıp,
gizli gizli ağladığını
da bilirim...
Emekse emek...
Yürekse yürek...
Sevgiyse sevgi...
İşte ben,
"Dünyanın en büyük emekçisi"
bir asil kadını,
1 Mayıs 2009'da kaybettim...
"Tevafuk" dedikleri, bu olsa gerek...
Yoksa Rabbim,
böyle anlamlı
bir günde
onu yanına
çağırır mıydı?..
Üretene, çalışana
ve alın teri
dökene
saygı
duyuyorsak;
"dünyanın en büyük emekçileri"
olan annelerin de
hakkını teslim etmekle,
1 Mayıs,
daha güçlü
bir anlam
kazanmaz mı?..