İstanbul Aydın Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi (İAÜTAM) ve Kadın Araştırmaları Koordinatörlüğü (İAÜKAK) tarafından 'Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü' kapsamında panel gerçekleştirildi. Tek oturumda gerçekleştirilen panelin moderatörlüğünü İAÜ İletişim Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Gonca Yıldırım gerçekleştirirken, panelin konuşmacıları arasında Kanal D Ana Haber Spikeri Buket Aydın, Altın Emek Hukukun kurucusu Avukat Altın Mimir, Türkiye Soroptimist Kulüpleri Federasyonu Başkanı Psikolog Dr. Nur Velidedeoğlu Kavuncu, Sosyolog-Psikolog ve Yazar Serap Duygulu yer aldı.
Kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalığın arttırılmasının amaçlandığı panelde 'Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Medya ve Haberciliğin Rolü' başlığını ele alan Kanal D Ana Haber Spikeri Buket Aydın, panel öncesi İhlas Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada kadınların şiddetle değil, onlara sunulan istihdamlarla anılması gerektiğini ifade etti. Kadınların kendi ayakları üzerinde durabildikleri noktada şiddete uğramayacaklarına inandığını kaydeden Aydın, 'Ancak tüm şiddet olayları ne yazık ki kadının kendi ayakları üzerinde durup durmamasına bağlı değil. Birçok sosyo-kültürel düzeyi yüksek kadının da şiddete uğradığını görüyoruz. Bu konuda devlet politikaları çok önemli. Bu noktada çok da güzel adımlar atıldı. Bunlara yenileri de eklenerek, bu sorunu çözmeye yönelik başarı kazanacağımızı umut ediyorum' diye konuştu.

'Şiddete eğilimli kişiler, şiddet içeriklerinden ilham alıyor'
Şiddete eğilimli kişilerin gazete ve televizyonda gördükleri şiddet içeriklerinden ilham aldığını belirten Aydın, 'Birçok uzmanın da ifade ettiği gibi birtakım şiddete eğilimli kişilik bozukluğu olan insanlar var. Bu insanlar televizyonda ve gazetelerde gördükleri, okudukları şiddet içeriklerinden ilham alıyor. Fakat medya bunları hiç görmezse ve üzerini kapatırsa bu sefer de hiç şiddet olayı yokmuş gibi olacak. Kamuoyunun tepkisi gelmeyecek. Tepki gelmeyince de ceza oranları artmayacak. Şiddet uygulayan kişi suçsuzmuş gibi olacak. Bu noktada medya çok zor durumda kalıyor' şeklinde konuştu.

'Namus cinayeti gibi kavramlar hayatımızdan çıkmalı'
Kadına şiddetin medyada aktarılırken dikkat edilmesi gereken noktalar olduğunun altını çizen Aydın, şunları söyledi:
'Kadına şiddeti aktarmamız gerekiyor. Ancak aktarırken dikkat edilmesi gereken şeyler var. Şiddete maruz kalmış kişilerin şiddet görmüş olduğu fotoğrafları, belgeleri onların izni olmadan kullanarak o kişileri itibarsızlaştırmak hoş değil. Bu noktada medyanın dilinin değişmesi gerekiyor. Töre cinayeti, namus cinayeti gibi kavramların tamamen hayatımızdan çıkması gerekiyor.'

Avukat Altın Mimir: 'Şiddete sessiz kalınmamalı'
Türkiye'deki en büyük problemin yasaların vermiş olduğu haklardan çok fazla haberdar olunmaması olduğunu belirten Avukat Altın Mimir, 'Bu konuda anlaşılabilirlikten uzak bir yasa metnimiz var. Yasaların elitlerin elinden alınıp bütün halka yansıması ve bu yasaların karşısında 'kadın olmak, erkek olmak bir farklılık oluşturmuyor' denilmesi gerekiyor. Bunlar genel olarak hepimize tanınmış haklardır. Bu haklara karşı yapılmış olan her türlü saldırıya karşı aslında güvencemiz var' dedi.
Şiddete uğrayan birçok kadının bunu ifade etmekten belirli nedenlerle çekindiğini söyleyen Mimir, 'Son derece eğitimli, üst düzey yönetici bir kadının dahi uğramış olduğu şiddeti dile getirmekten çekindiğini görebiliyoruz. Çünkü şiddete maruz kalan kadınlar, şiddeti dile getirdiğinde 'işimi kaybeder miyim' diye kaygı yaşamaktadır. Bu noktada kadınlara çok büyük rol düştüğüne inanıyorum. Hiçbir şiddete sessiz kalınmamalı ve bununla ilgili mücadele verilmeli' şeklinde konuştu.

'Şiddeti ihbar edin'
Şiddete şahit olunması ya da maruz kalınması durumunda ihbar edilmesi gerektiğinin altını çizen Mimir, 'Şiddete yönelik her türlü eyleme dair ihbar numaraları var. Yapılmış olan her türlü ihbar dikkate alınıyor. Artık emniyette, adliyede bununla ilgili birimler var. Diğer taraftan şiddete maruz kalmayan ancak şiddetten haberdar olan herkesin de şiddeti ihbar etmesi gerekiyor. Bu büyük bir vatandaşlık görevidir. Şiddete şahit olan vatandaşlar şunu bilmeli ki; yapmış oldukları ihbarlar gizlilik koşulları içerisinde saklanmakta ve ihbarcı asla bildirilmemektedir. Tanık olduğumuz ya da maruz kaldığımız bütün şiddet türüne karşı mümkün olduğunca sesimizi duyurmamız gerekiyor' dedi.

'Hiçbir insan bir başkasının sahipliğinde değil'
Panelde 'İlişkiler ve Flört Şiddeti' konusunu ele alan Sosyolog-Psikolog-Yazar Serap Duygulu ise, flört şiddetinin şiddetin bütün alt dinamiklerini barındıran bir şiddet türü olduğunu ifade ederek, 'Bu şiddet türü beraberliklerde her tür şiddeti alt başlık olarak içinde barındırıyor. Ancak gençler bunu karşı tarafın sevgisinden kaynaklanması gibi algılayabiliyor. Gençlerin bu algısının altında yatan sebep olarak anne ve baba tutumlarını, kadına yüklenmiş anlamlar ve toplumun yargılarını gösterebiliriz. Dolayısıyla bununla baş edebilmek için çok donanımlı olmak lazım. Beraberlikler maalesef bir diğerini sahiplenmek ve onun üzerinde hak iddia etmek olarak algılanıyor. Hiçbir insan bir başkasının sahipliğine geçecek bir meta değil' diye konuştu.