(Geçmiş zaman seçim hikayelerine ara vermiştim, kaldığım yerden devamdır bu yazı ve de daha başka hikayelerle de devam edecektir ara ara.)

1977 seçimlerine çok az bir süre kala bir sabah 'Ben adayım' diye geldi Lokman. Lokman dediğim daha sonraları adı 'fındık kralı'na çıkacak olan Lokman Kondakçı. Ben o tarihlerde MHP Samsun İl Sekreteriyim, Lokman da Terme İlçe Başkanı. İl Başkanımız da efsane başkan Ata Kıral Ağabey. Lokman Ülkü Ocaklarından yetişme, Genç Ülkücüler Teşkilatı Terme Şubesi'nin kurucu başkanı. Bilgili, ağzı laf yapar, ikna kabiliyeti oldukça yüksek, hafızası kuvvetli, üstelik hali vakti hem yerinde hem de para harcamaktan kaçmayan/kaçınmayan birisi. Ondan iyisi can sağlığı da küçük bir sorun var: Lokmanın yaşı mebus olmaya yetmiyor!

O yıllarda seçilmek için 30 yaşında olmak lazım, Lokman 25 yaşında. Birde kendisinden büyük ağabeyi var, Yaşar Kondakçı, o da 28 yaşında. Üstelik annesi Asiye Teyze ile babası Hüseyin Amca evleneli de 29 yıl olmuş.

Yaş tashih(düzeltme) davası açacağız. Tezimiz de şu olacak: Meğer merhum annesiyle babası bir süre imam nikahı ile yaşamışlar ve Yaşar'la Lokman o sırada dünyaya gelmişler. Daha sonra resmi nikah kıyılırken de yanlışlıkla Yaşar büyük, Lokman küçük yazdırılmışlar. Küçük bir hata! Annesi şahit, babası şahit, dayısı da şahitlik etmeye hazır. Bir de davayı hemen görecek bir hakim ve karara itiraz etmeyecek bir savcıdan müteşekkil bir adliye bulduk mu işimiz tamam!

Oldukça zor ama imkansız da değil. Bir gece yarısı düştük yola, ilk durağımız bir komşu ilin uzak bir ilçesi. Hakim hem liseden hem hukuk fakültesinden arkadaşım, üstelik de sıkı bir ülkücü. Sabaha karşı çaldık bekar evinin kapısını. Geç kalmışız, bir gün önce savcıyla tartışmışlar!

Bir kere çıktık yola, dönmeyiz, dönemeyiz, Karakoçan'dı, Sivas'tı, İstanbul'du derken tam bir hafta sonra döndük/dönebildik Samsun'a. Bu arada uzakta aradığımız hakimi de savcıyı da çok yakınımız da yine komşu bir ilde bulduk.

Asiye Teyze, Yusuf Dayı konuşulduğu gibi verdiler ifadelerini, bir Hüseyin Amca kaldı geride. O da konuşulduğu üzere verince ifadeyi her şey tamam, Lokman'a Ankara yolu açılıyor. Bekliyoruz, ha bitti ha bitecek, hakim 'doğru söyleyeceğine yemin eder misin?' diye sordu. Hüseyin Amca durdu, önce salondakilere baktı sonra Lokman'a sert bir ses tonuyla 'Hani her şeyi ayarlamıştın, ben nasıl yemin ederim?' dedi, kürsüye döndü ve sözleri salona bir bomba gibi düştü: 'Ben yalan söyleyemem hakim bey, benim büyük oğlum Yaşardır…'

Hüseyin Amca'ya her şeyi söylemiştik de 'yemin verdirileceğini' söylememiştik. Lokman aday olamadı ama ne babasına ne de davasına küstü. Bütün süreçte hem canıyla başıyla hem de parasıyla puluyla 'bir fazla oy' için çalıştı. Babasının dürüstlüğüyle de hala gurur duyar.