Diyabetle Yaşam Derneği Samsun Şube Başkanı Dudu Yılmaz ile hem yapılan çalışmaları hem de diyabetli çocukların sıkıntılarını konuştuk. Tip 1 diyabetli çocukların insülin dozlarını ayarlayabilmeleri için 8 kez parmak uçlarını delerek aldıkları bir damla kan ile şekerlerine bakmaları gerektiğini belirten Yılmaz, 'Oysaki insülin pompası ve sürekli kan şekeri ölçümü yapan sensörler sayesinde bu acılardan kurtulabilirler. Ancak ne yazık ki bu sensörler SGK tarafından geri ödeme kapsamında değil. Dernek olarak bunun geri ödeme kapsamına alınmasının mücadelesini veriyoruz' dedi.

Diyabetle Yaşam Derneği ne zaman hangi amaçla kuruldu?

Dudu YILMAZ: 1997 yılında İstanbul'da kuruldu. Genel merkezimiz İstanbul'da Samsun şubemiz 2000 yılında açıldı. Derneğimiz; diyabette farkındalığın sağlanarak hastalık oluşumunun engellenebilmesi, sağlıklı yaşamın sürdürülebilmesi, diyabet gelişmişse hastalığın beraberinde getirdiği komplikasyonların önlenmesi, bu konuda yetkililerin ve halkın bilinçlendirilmesi böylelikle sağlıklı toplum oluşmasını amaç edinmektedir.

Diyabet ile yaşamın farkı nedir? Bu hastalık sosyal hayatta nasıl zorluklar oluşturuyor?

Dudu YILMAZ: Diyabetle yaşamak, kan şekeri kontrol altına alınmazsa zordur. Yüksek kan şekeri; vücuttaki damarlarda, doku ve organlarda hasara neden olacaktır. Bu hastalığın en güzel yönü kontrol altına alınabilir olmasıdır. Yaşamda sağlıklı bir bireyin yapması gerekenler diyabetli için olmazsa olmazlardır. Bunlar; Sağlıklı, düzenli ve ölçülü beslenme, kan şekerinin normal sınırlarda tutulmaya çalışılması, kilo kontrolünü sağlama, yaşına ve durumuna uygun düzenli spor ya da egzersiz yapma, mümkün olduğunca stresten uzak yaşayıp pozitif düşünce yapısına sahip olmaya çalışma, hekiminin uygun gördüğü ilaç ve insülinleri doğru şekilde, doğru dozda ve doğru zamanda kullanma. Diyabetin beraberinde getirebileceği olumsuz durumlar kader değil. Kişi kendi yaşamında otokontrolü ele alarak organlarının hasar görmesini engelleyebilir. Bu da kontrollü yaşam tarzıyla gerçekleşebilir. Sosyal yaşamda da birçok zorluklar yaşanmaktadır. Bu zorluklar hem diyabetli kişi hem de ailesi için söz konusudur.

Diyabet ile yaşamı kolaylaştırmak adına derneğinizde nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?

Dudu YILMAZ: Derneğimiz diyabette yaşamı kolaylaştırmak adına; eğitim programları düzenlemekte. En son pediatrik Endokrinolog ÖĞR. GÖR. UZM. DR. Figen Gülindi tip 1 diyabetli çocuklarımıza 'diyabetle başa çıkma'yı anlattı. Bunun yanı sıra Diyabetik göz taraması gerçekleştirildi. Derneğimiz ve Samsun Eğitim Araştırma Hastanesi işbirliğiyle gönüllü olarak taramayı Operatör Doktor Emrullah Beyazyıldız ve ekibi yaptı. Böylelikle erken teşhis ve tedaviyle hastaların göz hasarı oluşmadan önlemi alındı. Çeşitli bölgelerde kan şekeri taraması yapıldı.4 Kasım Dünya Diyabet Günü'nde Sayın Valimiz ve Sayın İl Sağlık Müdürümüzün de büyük destekleriyle farkındalık yürüyüşü yapıldı. Samsun 19 Mayıs Lisesi Müdürümüz ve Öğrencilerimiz, Samsun halkı bizi bu yürüyüşümüzde yalnız bırakmadı. Okullarda diyabet anlatıldı. Gezi programları yapılarak diyabetli çocukların ve ailelerin birbirleriyle kaynaşması sağlandı. Tip 1 diyabetli çocuklarımıza ücretsiz yüzme kursu başlatıldı. Yüzme antrenörleri Sayın Sinan Sezen ve Mertcan Erbilgin Hocalarımızın büyük fedakarlıklarıyla çocuklarımız yüzme öğreniyor. Kurs esnasında gelişebilecek hipoglisemi riskine karşı hemşire olarak havuzda yanlarında oluyorum. Gerektiğinde kan şekerlerini ölçerek gerekli müdahaleyi yapıyorum. Ayrıca Halk Eğitim Müdürlüğü ile işbirliği içinde derneğimizde ücretsiz sertifikalı ön muhasebe kursu düzenlendi. Çeşitli kurum ve kuruşlarla ortak olarak diyabet kampları düzenlendi.

Diyabet hastalığı ile ilgili bilgilendirmeler içeren eğitim toplantıları yaptığınızı biliyoruz. Bu toplantılar nasıl planlanıyor, kimler katılabilir?

Dudu YILMAZ: Evet, derneğimiz uzun yıllardır diyabet konusunda bilinçlendirme için eğitim programları düzenliyor. Eğitimlerimize herkes dinleyici olarak katılabilir. Özellikle diyabetlilerin ve ailelerinin katılımını çok önemsiyoruz. Eğitim programlarımızın konuşmacıları ilgili konuda uzman kişiler oluyor. Hiçbir beklentisi olmadan tamamen gönüllü olarak gelen hekim, hemşire, diyetisyen, psikolog, fizyoterapist vb. konuşmacılar, ilgili olduğu konu hakkında gelen dinleyicilere doğru bilgi aktarımıyla bilinçlenmelerini sağlıyor. Diyabette bilinçlenmenin, hastalığın kontrol altına alınabilmesinde çok önemli bir yeri var.

Bu programlara diyabetli kişilerin ailelerini de dahil ediyor musunuz, onların dikkat etmesi gereken noktalar neler?

Dudu YILMAZ: Diyabetli kişinin ve ailesinin bu eğitim programlarına beraber katılımları başarıyı da arttırmaktadır. Diyabet hakkında bilgi sahibi olan aile ve hasta yakınları daha bilinçli davranıyor.. Bu durum diyabetlinin de kendini ifade edebilmesinde işini kolaylaştırıyor aynı zamanda hastalığını kontrol altına almaya çalışırken ailesinin de bilinçli desteği sağlanmış oluyor.

Tip 1 diyabet hastası olan çocukların, şeker ölçümünü düzenli ve acısız bir şekilde yapabilmeleri için sürekli kan şekeri ölçüm sensörüne ihtiyaç duyduklarını biliyoruz. Ancak bu cihaz SGK tarafından ödenmiyor. Bununla ilgili nasıl bir mağduriyet var?

Dudu YILMAZ: Tip 1 diyabetli bir çocuk günde en az 8 kez kendine iğne yapıyor. En az 4 kez kan şekeri bakıp 4 kez de insülin iğnesi yapmak zorundalar. Oysaki insülin pompası ve sürekli kan şekeri ölçümü yapan sensörler sayesinde bu acılardan kurtulabilirler. Ancak ne yazık ki bu ağrısız acısız kan şekeri ölçümü yapan sensörler şimdilik SGK tarafından geri ödeme kapsamında değil. Dernek olarak bunun geri ödeme kapsamına alınmasının mücadelesini veriyoruz. İnsülin pompalarında ise geri ödenen miktar oldukça az. Bu da aileye çok büyük bir ekonomik külfet oluşturuyor. Pompa ve aparatlarının tümünün devlet tarafından karşılanması gerekiyor.

Ailelerin yaşadığı diğer sıkıntılar neler?

Dudu YILMAZ: Diyabetlileri ve ailelerinin devletimizden istedikleri gayet insanidir. Kanun koyucular, yaşadıkları acılarını dindirmenin sağlanmasını ve hayatlarının daha kolay olmasını bu çocuklara borçludurlar. Bunun için: Sürekli kan şekeri ölçüm sensörleri SGK tarafından geri ödeme kapsamına alınmalı. İnsülin pompaları ve kan şekeri ölçüm striplerinden alınan farklar kaldırılmalı. Yetişkin ve pediatrik endokrin uzman hekim sayısı arttırılmalı. Kamu hastanelerinde tek hekim bulunduğu için ulaşılması oldukça zor. Bu nedenle tüm imkansızlıklara rağmen zorunlu olarak özel hastaneye gitmek durumunda kalıyorlar. Bazı ilaçların raporlu olmasına rağmen yazılması için endokrin uzmanı doktor zorunluluğu var. En azından zaten raporlu olan bu ilaçlar dahiliye uzmanı ya da aile hekimi tarafından reçete edilebilse hastaların bu konudaki mağduriyeti giderilmiş olur. Tip 1 diyabetli olma engelli oranının %30 dan % 40 a çıkarılması gerekiyor. Bu aileler İŞKUR destekli istihdam gerçekleştirilmesini istiyor.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Dudu YILMAZ: Diyabet kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. 20 Aralık 2006 da Birleşmiş Milletler diyabet için bulaşıcı olmayan salgın hastalık tanımlamasını yaparak günden güne hızla arttığının uyarısında bulundu. Hükümetler hızla artan bu tehlikenin farkına varmalı. Sağlıklı bir toplumun var olması ve devamlılığı için diyabette farkındalık herkes için vazgeçilmez olmalı. Hayatta hepimizin birilerinin hayatını kolaylaştırmak için yapabileceğimiz bir şeyler mutlaka var yeter ki isteyelim…

Çok teşekkür ederiz.

Röportaj: Burcu DÜZGÜN ÇOBAN

Fotoğraf: Pirsu DÜZGÜN