Türkiye'yi derinden sarsan Özgecan Aslan cinayetinin sorumlusu Ahmet Suphi Altındöken, geçtiğimiz günlerde cezaevinde uğradığı silahlı saldırıyla hayatını kaybetmişti. Kan dondurucu cinayet hakkında çok fazla konuşmayan Altındöken'in annesi ve kız kardeşi, Habertürk'ten Kübra Par'a konuştu.

İşte Kübra Par ve Naciye Tan söyleşisi;

-Cinayetten nasıl haberiniz oldu?

Olaydan 2 gün sonra jandarma­dan neler olduğunu öğrendik. Söy­lenenlerin bu kadar derin olmasına inanmak istemiyordum. Olaydan sonra işe devam etmek zorunda kaldım. Canınız acısa da müşteri geldiği an başka bir maskeye bürü­nüyorsunuz. Akşam el ayak çeki­lince canım o kadar çok yanıyordu ki... Bir hayat gitmiş. Yeni hayatta herkes bana yabancı. Attığım adım bile tam değil, boşluktayım. Kim­seye bir şey anlatamıyordum. Sokakta bakışlarıyla 'O kadın' diyorlardı. Hiç kimseye bir şey söy­lemeye hakkım yok. İşyerim eski Ankara yolundaydı. 'Acaba kam­yonun altına mı girsem' diyor­dum. Sonra 'Bana çarpana yazık olur' diye yapamadım. Beynim o kadar kalabalıktı ki. Sabah uyanıp kendimi çimdikliyordum. Rüyada olmak benim için daha iyiydi. Hiç uyanmak istemiyordum.

Suphi'nin cinayet işlediğini duyunca kendinizi sorguladınız mı? Onu iyi yetiştiremediğinizi düşündünüz mü?

Benim de hatalarım olmuştur. Çocuklarımın yanında kavga etme­seydim belki bu hale gelmezdi. Bir ömür verip yetiştiriyorsunuz, eli­nizde kocaman bir sıfır kalıyor.

Şiddet görüyor muydu­nuz?

O konuyu hiç açmak istemiyo­rum. Yaşandı bitti. 2009'da ayrıl­dım. Kızımın üniversite sınavın­dan bir gün önceydi. Eşya almadan çıkmış­tım o evden. Küpelerimi satıp yol parası yaptım. Kızımı okula yazdırmaya götürdüm. Çok şükür kızım okudu.

Problemli bir çocuk muydu?

Ortaokula kadar ona 'süt çocuğu' derlerdi. Boyu kısaydı. Bunu kompleks yapardı. Prob­lemleri vardı.

Kaçıncı sınıfa kadar okudu?

Lise 1'de terk etti. Günlerce ağladım. Giz­lice rapor aldık. Vazgeçer de okula döner diye. Babası kuyumcuydu, ona güvendi. Biz daha ayrılmadan babasının işleri kötüye gitmeye başladı. Orayı satıp, tak­sitle otobüs aldı.

'17 YAŞINDA KAZA GEÇİRDİ SONRA BÖYLE OLDU'

Suphi'nin şiddet eğilimi ne zaman başladı?

17 yaşında feci bir motor kazası geçirdi. Kafası ağır hasar aldı. Günlerce hayat ünite­sinde kaldı. Kafatasındaki bir kemiğini çıka­rıp platin taktılar. İki kez ağzından ameliyat geçirdi. İkinci ameliyat olduğunda dokto­ruyla anlaştım, 'Suphi'ye psikolojik tedavi görmesi gerektiğini söyleyin' dedi. Kazadan sonra davranışları değişmişti. Agresifleşti. Normal bir hareketi yoktu. Akşamları kızıma ve bana su sıkıyordu. Gece üstümüze ışıldak tutuyordu. Şiddet uygula­yıp 'Oh be' diyordu. Bir gün sırf sigarası yok diye darbe aldım. Savcılığa bile gittim. Bize şiddet uyguladı­ğını söyledim. 'Yapabileceğimiz bir şey yok. Polis zoruyla beyaz önlük giydirip götürme­niz gerekiyor' dedi. Onu yapamadım. Keşke yapsaydım.

Bu hallerini sadece kazaya mı bağ­lıyorsunuz?

17 yaşına kadar bana şiddet uygulama­yan bir insan kazadan sonra şiddet uygu­larsa ben bunu kazaya bağlarım.

Daha önce eşiniz sizi döverken Suphi'nin izlediğini söylemiştiniz.

Ben şiddet görürken o titreyerek seyre­derdi. Her şey gözü önünde oluyordu.

BANA İŞKENCE ETTİLER

Cezaevinde vuruldu. Cenazesini 5 gün boyunca gömemediniz...

Cenazeyi gömdürmeyerek, bitmiş bir hayatla kavga ederek aslında ona değil bana işkence ettiler. Ezilmiş bir canlı düşünün. Defalarca üzerinden arabayla geçtiler...

KIZ KARDEŞİ: 'ÖZGECAN'IN BABASI GİBİ BİR BABAM OLMASINI İSTERDİM

'Kardeşin nasıl biriydi? Annen şiddet eğilimini kazaya bağlıyor... Kaza tetiklemiş olabilir ama içinde eğilimi vardır. Suphi'nin bizim açımızdan doğru yoldaymış gibi gözükmesini iste­miyorum. Benden iki yaş büyük olduğu için babamın şiddetine benden daha çok tanık olmuş. Zor zamanlar geçirmiş ola­bilir. Yeğenim için şükrediyorum. O da şiddet eğilimli bir babayla büyüyecekti ve belki de şiddete eğilimli olacaktı. Herkes Suphi'nin kaza yüzünden böyle oldu­ğunu söyledi.Bunu ona da duyurdular. O da şımardı. Gittiği okulun ve Fatih'in (Cinayete yardım eden suç ortağı Fatih Gökçe) etkisi çok oldu. Belki de suçlaya­cak birilerini arıyorum. Kendimle savaşı­yorum...

'BİZİ ÖLDÜRESİYE DÖVERDİ'

Sana da şiddet uyguluyor muydu? Bunu tasvir etmek çok zor geli­yor. Bir erkeğin kadına vurması başka­dır. Erkekle erkeğin kavgası başkadır. Onda öyle bir ayrım yoktu. Neremize geldiği fark etmeden vurup, karşımıza geçip 'Oh rahatladım' derdi.

GECELERİ ÜZERİMİZE SU SIKARDI

Geceleri siren sesiyle ya da üzerimize su döküle­rek uyanırdık. Sabaha kadar uyumazdı. Yenilgiye tahammülü yoktu. Oyun oynar­ken onu yenersem dayak yerdim. Dengesizdi ama aklı başın­daydı. Sebepsiz çok dayak yedik. Üniversiteye hazırlanırken sesli ders çalışıyordum. Annem odama geldi. Telefonla konuştuğumu zannet­miş. Anneme 'Git başımdan' deyip masayı ittim. Suphi bağırtıya geldi. Beni dövmeye başladı. Annem ağabeyime 'Vurma ona' deyince de annemi döv­meye başladı. Kapıları kapattı. O gün canımızı kurtarıp o evden kaçtık. Çünkü ölüme gidiyorduk...

DUYUNCA DAYAKTAN ÖLDÜRMÜŞTÜR DİYE DÜŞÜNDÜM

Özgecan'ın başına gelenleri duyunca sen ne düşündün? Kardeşimin öfkesini iyi biliyorum. Duyunca dayaktan öldürmüştür diye düşündüm. Ben ölmedim çünkü onun dayaklarına dayanıyordum. Alışmak da iğrenç bir şey... Özgecan belki de hayatı boyunca babasından dayak yeme­mişti. Bizi o kadar dövdü ama kendimizi savunmak için ona bir kere bile vurmuş­luğumuz yok. Başımıza ne geleceğini biliyoruz. Belki Özgecan direnmiştir, o da daha da delirmiştir.

KEŞKE BABAM DA ÖLSE DEDİM

Öldürüldüğünü duyduğunda ne hissettiniz? Keşke babam da ölse dedim...

'ÖZGECAN'IN AİLESİYLE GÖRÜŞMEYİ ÇOK İSTEDİK'

Özgecan'ın ailesiyle görüşmeyi denediniz mi? Benim baba eksikliğim vardı. Onun babasına imrenerek baktım. Öyle bir babasının olması ne mutlu! Bizim başı­mıza böyle bir şey gelseydi benim babam böyle yüce bir tepki veremezdi.

Anne: Çok istedim. Acılarını dindiremez­dim ama ziyaret etmeyi çok istedim.