Halk pazarındayım…
Fiyatlar ateş pahası!..
Geziniyorum...
Bir yandan da vatandaşın derdini dinliyorum…
***
Nedense hep tanıdık yüzlerle karşılaşıyorum.
-Müdürüm, nasılsın diyenler…
-Hocam, iyi alışverişler diyen öğrenciler…
-Başkanım,koalisyon hükümeti kimlerle kurulacak diyenler…
-Yazılarınızı okuyorum diyen okurlar…
Hayranlıkla bakıyorlar…
(Bu bakışı; evet bu bakışı, biz yazarlar biliriz...)
Ve ne hikmetse, bendenizi tanıyanların isimlerini hatırlamıyorum!
Oysa hepsi tanıdık geliyor!..
Nereden tanıyorum?
Hay aksi hatırlamıyorum?
Halkımızın içinde yürüyorum…
Hepsi bizim insanımız…
İnsanlarımız…
İçten, sade, doğal…
Geçim derdinde olanlar…
Ekmeğini taştan çıkarmaya çalışanlar…
Anlatsam hepsi birer öykü olur.
Hatta efsane!
Victor Hugo’nun dediği gibi “tarihte efsane, efsanede tarih” olurlar.
***
Kalabalık içerisinde yürüyorum.
Tezgahın başındaki bir esnaf:
“Oo, başkanım hoş geldin” diyor.
“Beni tanımadınız sanırım ben Mehmet” diyor.
Kır saçlı, mavi gözlü bir pazarcı.
Siması yabancı gelmiyor.
“Tanımam mı?” diyorum. “Sizi tanıdığım için tezgahına geldim.” diyorum.” Bir kilo domates tart hele.” diyorum.
“Sağ olun başkanım. Şeref verdiniz” diyor.
“Bir kilo yetmez çoluk çocuğa ama tartayım ” diyor.
Domatesleri tartıp veriyor. Ücretini ödüyorum. Bir tane domatesi alıp kokluyorum…“Hiç evlenmediğimi söylemiyorum.”
“Başkanım sizi parlamentoda görmek istiyoruz.” diyor.
“Ne zaman gördün ikiyüzlülüğümü?” diyorum.
“Görmediğimiz için söylüyorum başkanım. Sizin gibi değerli hocalarımızı gönderican asıl parlamentoya” diyor.
“Teşekkür ediyorum. Hayırlı işler.” deyip halkın içinde yürümeye devam ediyorum…
Pazarda alışveriş yapan insanlarımızı izliyorum.
Hiçbiri gülmüyor!
Hatta hiçbirinin yüzünde tebessüm bile yok.
Sanki benim var da!..
***
Bendenizi tanıyanlar nezaketle selam veriyorlar…
Başımı eğerek selamlarını alıyorum…
Birden yerde duran bir gazete torbasını görüyorum.
Duruyorum!
Okuyo-rum:
“ATTİLA İLHAN EŞİTTİR CUMHURİYET” yazıyor.
Yanında da benim resmim.
Hayret!.
Eski bir basın demecim yerlerde sürünüyor!..
***
Attila İlhan’ın haziran ayında Karşıyaka’da doğduğu aklıma geliyor.
Yaşasaydı 90 yaşına basmış olacaktı diye içimden geçiriyorum.
Bendenizi etkileyen şairlerin başında Attila İlhan’ın bazı şiirleri geliyor.
Halk şiirinden, divan edebiyatından ve dünya edebiyatından bir bileşime ulaşmaya çalışan has bir şairdi diyorum.
Tiyatro eserime konu ettiğim “Oluşum” repliklerini hatırlıyorum.
“İlericiliğe inanç işi değil, bilinç işidir” diyordu.
Bilince, kendimi katık ediyorum.
Rahmetli Attila İlhan’ı saygıyla anıyorum…
***
Eğilip gazete torbasını yerden alıyorum.
Pazar çantama koyuyorum.
Alacağımı aldım diyorum.
Halkımızın arasında yürüyorum…
***
Fiyatlar ateş pahası!..