AK Parti İl Başkanı Muharrem Göksel'in oğlunun nikah törenindeydim...
Sağlık Bakanı Op.Dr. Ahmet Demircan ile hac farizası üzerine sohbet ediyorduk. Demircan, ilk kez eşiyle birlikte hacca gidecekti...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yoğun tempoda "ilk" olduğu için ona izin vermişti...
Demircan, her zamanki tavrıyla mütevazıydı ve onunla helalleştik...
O sırada, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, beni ortamdan uzaklaştırdı. "Konuşabiliriz miyiz?" dedi. "Oğlum, Atakum Belediyesi'nde toplu sünnet törenindeydi. Sizi çağıramadım. Özür dilerim" Şaşırmıştım. Bir vekilin oğlu, toplu sünnet törenindeydi...
Oğlu Yusuf Yiğit ile oğlum Yavuz Kemal yakın arkadaştı...
Her ikisi, bizlerin ailece görüşmemizi sağlamıştı...
Çiğdem Hanım, kadın zarafeti ve hassasiyetiyle davet meselesine bir alınganlık gösterebileceğimi sanmıştı...
Oysa ne alınganlığı, bilakis bu tavrı; sıradan bir vatandaş olarak beni mutlu etmişti...
Çünkü, oğlu Yiğit'i Atakum Belediyesi'nin sünnet ettirdiği 170 çocukla birlikte eğlendirmiş, otobüse bindirmiş ve aynı hediyeyi aldırmıştı...
Yani, oğluna sıradan bir vatandaş muamelesi yapılmıştı...
Oysa, lüks bir yerde hediyeye boğulmak varken, köylünün, işçinin, işsizin, memurun ve esnafın çocuğuyla birlikte onların duyduğu heyecana ortak olmak, bizlerin tanıklık ettiği bir durum değildi...
Varsa da hatırlanacak gibi değil...
Halkın içinde halkla beraber olmak ve o havayı solumak, siyasetçi ile millet arasında yeni yeni köprüler inşa etmektir...
İkinci Milli Mücadele yıllarını yaşayan bu ülkenin böylesine samimi, içten ve halkçı davranışlara ihtiyacı var...
Çiğdem Karaaslan'ı, Muharrem Göksel'in oğlunun düğününde kadınların sevgi çemberi içine alması da boşuna değildi...
Kadınlar, o samimiyeti erkekten daha iyi anlar...
Başkaları için önemli olmayabilir ama oğlunu halkın çocuklarıyla birarada tutan Çiğdem Hanım ve eşi Direnç Beyi kutluyorum...
Çünkü, halkın içinde olanlar daima kazanır ve kalplerde yer bulur!..