Hiç kimse, “Bu bir demokratik gösteridir, bir protestodur, yasal bir hakkın kullanımıdır” demesin; bu bir kalkışmadır, bu bir isyandır, daha da ilerisi bu bir ihanettir.

Şehirler yakılıp yıkılıyor, işyerleri, devlet daireleri, bankalar, ATM’ler yağmalanıyor. Polisler, sade vatandaşlar vuruluyor, yaralanıyor ve öldürülüyor. Atatürk heykelleri yıkılıyor, Türk bayrakları yırtılıyor. Bu isyan değilse, bu ihanet değilse isyan nedir, ihanet nedir, biri bana söylesin.

Evet; bir daha söyleyeceğim, söyleyeceğim ki zihinlerde en ufak bir tereddüt kalmasın; bu bir kalkışmadır, bu bir isyandır, bu bir ihanettir. Her isyan gibi bastırılmalıdır ve bastırılacaktır; her ihanet gibi cezalandırılmalıdır ve -eğer bu ülkede devlet varsa, eğer bu ülkede hukuk varsa- cezalandırılacaktır. Cezalandırılmalıdır ama devlet eliyle ve yasalar yoluyla.

Bunu, gördüğü manzaralar karşısında içi kan ağlayan ve heyecanını, tepkisini kontrolde zorlanan gençler için söylüyorum. Sokağı ve dolayısıyla devleti korumak ve kollamak öncelikle devlet görevlilerinin, valilerin, kaymakamların, savcıların, hakimlerin ve polislerin işidir, polislerin yetmediği yerlerde ve zamanlarda da askerlerin. Bu ülkenin yakın tarihinde gençler duygularının bedelini çok büyük acılarla ödedi. Aynı bedellerin bir daha ödenmesi ve aynı acıların bir daha çekilmesi yanlış olur.

Gençlerin sokağa çıkması ne kadar yanlış olursa devletin sokakları, caddeleri ve meydanları çapulculara teslim etmesi de o kadar yanlış olur. Devlet, ülkenin bütünlüğüne yönelik bu kalkışmaya; en az müsamaha gösteremez, taviz veremez. Verilecek her taviz, bölünmeyi biraz daha hızlandırır.

Bu olaylar, “çözüm süreci” denilen sürecin, bizim açımızdan yani devletine, vatanına ve milletine bağlı insanlar açısından sadece bir aldanış olduğunu artık en açık biçimde ortaya koymuştur diye düşünüyorum. Umarım devlet adamlarımız, hükümetimiz ve tüm siyasetçilerimiz ve halkımız bu gerçeği net bir şekilde görür. Bu demler son demlerdir ya yanlışlarımızdan hemen şimdi döneceğiz ya da bir daha dönme şansını bulamayacağız.