Aslında geçmişten ders almamız gereken bir sonuçtu.
Olmadı.
Onun içindir ki, merhum Mehmet Akif’in deyişiyle
“Tarih tekerrürden ibarettir derler
İbret alınsaydı hiç tekerrür eder miydi tarih”.
Biri doğrudan bahsediyor ama kimseyi inandırmıyorsa
En güzeli anlatıp en çirkini bile heveslendirmiyorsa
Aşktan, sevgiden, hoşgörüden bahsederek kalplere sızmıyorsa
Adaletten ve özgürlükten bahsedip başka hayat ve inançlara kem gözle bakıyorsa
Vatandan ve bayraktan bahsederek vatana ve bayrağa bağlılığı güncel değer olarak kullanıyorsa
En uludan konuşup en bayağılığı yaşıyorsa
Kutsaldan ve kutsiyetten bahsedip kutsala ve kutsiyete uzak düşüyorsa bir insan; bilin ki, ondaki değerler hükmetmeyen değerlerdir.
Sebebi açık ve nettir:
Dışa açılmayan,
Kendi gerçeği ile yüzleşmeyen
Eleştiri ve sorgudan uzak
Hatta kendi içinde bile perde kullanan ruh ve düşünce dünyaları; kendinden başlayarak değer adına ne varsa hükümsüzleştirir.
Kendi değerleri başta olmak üzere diğer bütün değerleri hükümsüz ve hikmetsiz hale getirir.
En ufak bir depremle alt katmandaki boşlukları dolduran bir dolgu malzemesi olur!
İçten içe sıkışan gaz gibi çoğu zaman infilak eder!
Etkisi ve tepkisi aynı şiddette karşılık bulur.
Hal böyle olunca ruh ve düşünce dünyasındaki kütle, insana ve yaşadığı bütün alanlara bir fışkın gibi kirini pisliğini boşaltır.
Düşünceleri fikirleri, hayatın gerçeği diyerek maruz kaldığı bir başka hayata teslim eder.
Ölçülü biçili bir hayata değil!
Aklı ve vicdanı öldüren başka bir hayata!
Kendi gibi düşünmeyenin
Kendi gibi inanmayanın yerine koyamaz kendini!
Kendine nasıl bir başkası olma dayatılmışsa, o da başkalarına bir başkası olmayı dayatır!
Başka bir akıl, başka bir kalp ile muhatap olduğunu düşünemez olur.
Karnı doyunca bir diğerinin de acıkmış olabileceğini bile düşünemez, umursamaz ama sosyal sorumluluk projeleri peşinden koşturan bir aktivist bile olur.
Kendi canına malına hatta namusuna kastedilen saldırılara maruz kaldığı zamanları unutup, kötülüğü yapanlardan çok diğer masumların canına malına hatta namusuna kasteden bir devrimci, savaşçı, bir militan kahramana bile dönüşür (!)
Başka canları yakarak acılara son vermeye kalkar!
Başka hayatlara kastederek, zulümden ve zalimlerden kurtarmayı vaadeder!
Çok daha güçlülerle oturup kalkarak yerini sağlamlaştırdığını, daha kıymetli biri olduğunu düşünür.
Daha güçlülerin daha güçlü olmak için bir diğer güçlüye tahammül edemeyeceğini göremez.
Görse de bir uysal kedi gibi diğerlerinden daha az güce sahip olarak, başını okşatmayı kalıcı bir zafer addeder.
Herkese ve her şeye mecbur çaresiz günleri atlatınca bir daha düşemeyeceğini düşünür.
İstediğini alıp istediğinden vazgeçecek güce sahip olunca istediğini alıp istediğinden vazgeçecek gücü olmayanları parya görür.
İçinden çıktığı ceviz kabuğunu bile beğenmez.
Hiç kendi kalamaz!
Bir gün kendi gibi bile uyanamaz!
Siz kıymetli okurlar, güzel günlere uyanın efendim.
Sağlıcakla kalın