Biz Gürün'de bahar güneşi sırtımızı ısıtmaya ve karları yavaş yavaş eritmeye başladığında; noğruza giderdik. Biz Gürün'de o zamanlar nevruza noğruz derdik. Tıpkı Ömer'e Omar, elmaya alma, ekşiye eşki dememiz gibi.

Narin ve güzel bir çiçektir Nevruz. Bizim dağlarımızda martla birlikte ilk o açardı. Ve biz ortaokul çağının yeni yetmeleri, gün dönümüyle birlikte dağlara vururduk kendimizi. İlk nevruzu bulmak ve en çok nevruzu toplamaktı hedefimiz. İlk nevruzu bulmanın havasını kendi aramızda o an, o gün atardık. Çok nevruz toplamanın havasını ise ertesi gün okula saklardık. Kızların en güzelinden başlardık baharın en güzel nevruzunu vermeye. O günler bizim güzel kızlara verecek nevruzdan başka neyimiz vardı ki?

Artık dağlara çıkamayacak kadar yaşlıyım ve dağlarımdan kilometrelerce uzakta hasret yüklüyüm. Şimdinin gençleri daha doğrusu yeni yetmeleri hala nevruz topluyorlar mı ve kızlara veriyorlar mı bilmiyorum.

Sanmıyorum da. Nevruzlar artık lacivert değil, nevruzlar artık kan kırmızı. Nevruzlar artık sevginin, masum sevdaların dili değil, kanlı karanlık ihanetlerin, hain kalkışmaların parolası. Ve ben gençlik yıllarımın peşinde koştuğum güzel çiçeğin yerini bu ahir ömrümde alan ayrılık korkusunun pençesindeyim.

Korkudan korkmamak lazım; yiğitlik korkmamak değildir, korkuya rağmen dik durmaktır. Bir iman, bir inanç uğruna ölüme karşı korkuyu yürekte hapsederek yürümektir. Aptallar korkmaz ama zaferi korkan akıllılar kazanır. Vatanın parçalanmasından, milletin dağılmasından, devletin yıkılmasından korkan akıllılar.

Nevruzda ayrılmak değildir aklın gereği tam tersine nevruzda birleşmek, bütünleşmek ve kaynaşmaktır. Ortak türkülerle kutlamak ve halayı hep birlikte çekmek, horona birlikte durmak ve toprağa aynı anda diz vurmaktır. Dünyaya dün olduğu gibi bugün de bir ve beraber meydan okumaktır. Tıpkı Milli Mücadele'de yaptığımız gibi.

Zamanı durdurmak ve hele de geriye sarmak elimde değil. Elimde olsa tüm kanlı ve karanlık nevruz kalkışmalarını bir bir atlayıp Gürün dağlarında ilk noğruzu toplamaya giderdim. Sadece Gürün ortaokulunun en güzel kızlarına değil ülkemin tüm insanlarına vermek için.

Baharla birlikte dağlara vurmak bu yorgun bedeni ve ülkemin dağlarında birlik ve kardeşlik türkülerini bağıra bağıra söylemek… Biliyorum, hayal. Ama varsın, olsun. Hayali bile güzel. Ben hayal kurmaya devam edeceğim. İnsan hayal ettiği müddetçe yaşarmış.