n

n
n
n Kaç kalbi, bilerek ya da bilmeyerek kırdık, kim bilir?..
n
n Ya da kaç defa paramparça ettiller gönlümüzü...
n
n Unuttuk desek de izleri var...
n
n Usta eller bile kırık eşyayı eski haline getiremiyor...
n
n Yürek bu; kolay mı?..
n
n Şu sokak çalgıcısı ne güzel de söylüyordu:
n
n Bu çeşme ne güzel, su içecek tası yok.
n
n Kırma gönül kalbini yapacak ustası yok.
n
n Yunus Emre de diyor ki;
n
n Yüz kez hacca vardın ise yüz kez kaza kıldın ise
n
n Bir kez gönül yıktın ise gerektir çekesin âhı
n
n Sorun bana aklı eren gönül mü yeğ Kâbe mi yeğ
n
n Ben eydürem gönül yeğdir gönüldür hakkın durağı
n
n Ya, İncinsen de incitme diyen
n
n Hacı Bektaşi Veli...
n
n Bir çocuk, bugünkü öyküde öyle güzel ders veriyor ki...
n
n Tabii ki yine anlayanına...
n
n * * *
n
n Adam, pencereden dışarı baktığında, bahçelerindeki erik ağacının üstünde küçük bir çocuk gördü. Meyveler henüz bir leblebi kadardı ama, hiçbir çocuk buna aldırmıyordu.
n
n
n
n Bu yüzden de birtakım önlemler düşünmüş, bahçesiyle yolu ayıran taş duvar üstüne, dikenli tel çekmişti. Dış kapı üstüne de, büyük büyük harflerle: Dikkat köpek var! diye yazdırmıştı.
n
n
n
n Adam bunlara rağmen, haylazlara engel olamıyordu. Bu çocuk da nasıl yapmışsa yapmış, bu tellere rağmen ağaca tırmanmıştı. Üstelik de son derece rahat görünüyordu.
n
n
n
n Adam, önce camdan seslenmeyi düşündü. Fakat hemen vazgeçti. Çünkü çocuk, gözlerini ağaca dikmiş, âdeta dünyayla ilgisini kesmişti. Adam, bundan yararlanıp dışarı çıktı ve sessiz adımlarla ağaca yanaşarak:
n
n
n
n — İn bakalım aşağıya!. diye gürledi. İn de kulaklarını dibinden keseyim!.
n
n
n
n Çocuk, ancak yedi sekiz yaşlarındaydı. Bu yüzden de korkmuştu. Hem de çok fazlasıyla.
n
n
n
n — U...U!.. deyip bir şeyler geveledi, başını titreterek:
n
n
n
n Adam, biraz daha sinirlenmişti. Artistliğe hiç mi hiç tahammülü yoktu. Bu velet de kendisini kurtarmak için, kesinlikle numara yapıyordu. Anlaşılan, iyi bir ders gerekecekti. Ağacın dibinde duran bahçe süpürgesini, küçüğün ayaklarına doğru fırlattı. Süpürge tam hedefini bulmuştu. Çocuğun acıyla kasılan yüzü, birkaç damla gözyaşıyla ıslandı. Bütün bunlara rağmen:
n
n
n
n — U...U!.. dedi bir daha, tek eliyle ağacın üstünü gösterip.
n
n
n
n Uçurtması ağaca takılmıştı ufaklığın. Bunun için uğraşıp duruyordu.
n
n
n
n Adam, biraz geriye çekilince; uçurtmayı fark etti. Elbette yaptığı korkunç hatayı da.
n
n
n
n — Senin erik koparttığını sandım, dedi. Bir sürü çocuk geliyor her gün buraya, üstelik de dalları kırıyorlar.
n
n
n
n Çocuk, kekeme idi. Bu yüzden de konuşmakta zorlanıyordu. Uçurtmasını almaktan her nedense vazgeçip, sessizce indi taş duvar üstüne. Daha sonra, yine güçlükle konuşarak:
n
n
n
n — Bahçemizde bu ağaçtan iki tane var!. dedi. Ama babam, çocukların kalbini kırmaktansa, dalların kırılmasına razı oluyor.
n
n
n
n * * *
n
n Bugününüz dünden daha iyi olsun. Sağlıklı ve huzurlu günler dileğiyle...
n
n
n
n
n
n

n

n