'Komşuları mı çok aptal' diyerek tamamlarsak bu cümleyi, bölge halklarına saygısızlık etmiş olur muyuz? Eğer öyle ise halklardan peşinen özür dileyeceğim ama onları birbirinin kanını dökmeye, birbirini gırtlaklamaya ve ülkelerini bölmeye götüren, kardeş kavgasına sürükleyen siyasetçileri bu özrün dışında tutmaya ısrarla ve inatla devam edeceğim.

Arap-İslam dünyasındaki yapay bölünmeler, sadece bir devletin işine yarıyor, İsrail'in. 7-7,5 milyonluk nüfusuyla 200 milyonu aşkın bir İslam denizinin ortasında her türlü dalgaya açık küçük bir ada devletçiği eğer varlığını, birliğini ve beraberliğini koruyor; buna karşılık çevresindeki İslam dünyası, her geçen gün biraz daha kana bulanıyor; devletler bölünüyor ve halklar birbirine saldırıyorsa; orada bir sorun var demektir.

Şu satırları tam beş yıl önce 3 Aralık 2012'de yazmıştım bu köşede: 'Bu bölgede ABD politikaları ne kadar 'Made for Israel-İsrail için yapılmış' ve 'ABD'yi ne kadar İsrailliler yönetiyor olurlarsa olsunlar' ABD'nin bu coğrafyada sonsuza kadar kalacağının garantisi yoktur. Bir gün mutlaka bu bölgeden ya kendi arzusuyla çekilecek ya da zorla gönderilecek ve İsrail bölge halklarıyla karşı karşıya kalacaktır.

O günün korkunç akıbetinden korunmak için bu bölgede konumu İsrail'e benzer ve kaderi onun kaderine bağlı bir müttefike ihtiyaç vardır. Böyle bir millet yoksa yaratılmalı, böyle bir devlet mevcut değilse kurulmalıdır.

Eğer kurulursa/kurulabilirse/kurdurulabilirse Türkiye, Irak, Suriye ve İran'dan toprak talebi olan bir Kürt devleti 'çevresi düşman halklar ve düşman devletlerle çevrili' ikinci devlet olacaktır. Türkler, Araplar ve Perslerle çevrili ve düşman bu hayal ve yapay devletin kaderi yine kendisi kadar yapay ve ısmarlama bir devlet olan İsrail'in kaderine bağlanacak, düşmanlarla çevrili iki adanın halkları yekdiğerinin ayrılmaz destekçisi olacaktır.

İsrail'in, kaderi kendisine bağlı bir dost devlet oluşturma çabaları ister istemez Türkiye, Irak, Suriye ve İran'ın istikrarsızlaştırılması ve bölünmesini gerektirecektir.'

Şu satırlar da 1 Temmuz 2014'teki 'Gözün Aydın İsrail' yazımdan alınma: 'İsrail çevresindeki Müslüman çemberini etnik köken ve mezhep darbeleriyle kırmak, düşman devletleri zayıflatmak, kendisine dost olmaya mahkûm yeni devletler oluşturmak için yıllardır kullanıyordu mezhep ve etnik kimlik kartını. 1982'de bir dışişleri görevlisi olan Oded Yinon tarafından hazırlanan 'İsrail İçin Strateji' başlıklı raporda, 'bölge ülkelerindeki etnik ve dini çatışmaların körüklenmesi, böylelikle ülkelerin bölünüp parçalanması ve İsrail işgaline hazırlanması' öngörülüyordu. Oded Yinon, Irak'ta bugün olanları daha o günden görmüş ve 'Irak etnik ve mezhep temelleri üzerine üçe bölünecektir; kuzeyde bir Kürt devleti, ortada bir Sünni ve güneyde bir Şii devleti.' diye yazmıştı. Bu ne uzak görüşlülük! Yoksa bu ne müthiş plan ve bu ne müthiş uygulama becerisi mi deseydim?'

Nereden mi aklıma düştü eski yazılarıma göz atmak ve alıntılar yapmak, söyleyeyim, geçenlerde Mesut Barzani 'Bağımsız Kürdistan hayal değil' diye açıklama yaptı da oradan düştü aklıma. Şu satırlar da o açıklamadan: '"Bağımsız bir Kürdistan, artık bir hayal veya dedikodu değil, önümüze gelen bir gerçek. Bu amaca ulaşmak için her şeyi yapacağız… Mümkün olan en kısa zamanda bağımsızlığı gerçekleştireceğiz… Çünkü zamanı geldi. Şimdi pratik adımlar atma zamanıdır.'

Biraz farklı soralım girişteki soruyu: Söyler misiniz İsrail mi akıllı yoksa komşuları mı aptal ya da her ikisi de mi? Her şey bunca açıkken olanı görmemek ve olacağı anlayamamak aptallık değilse nedir?