Bizim tarihimizde cemaat yapılanmalarının dini kendi iktidarları için kullanmaları ve bu yolda kanlı katliamlara başvurmalarının ilk ve tek örneği değildir 15 Temmuz 2016 kalkışması. Kalkışma ilk olmadığı gibi din adına devleti ele geçirmeye kalkışanların kaybetmesi de ilk değildir.

Dün kaybettiğimiz büyük tarihçi Prof. Dr. Halil İnalcık'ın Devlet-i Aliyye/ Osmanlı Devleti Üzerine Bir Araştırma' adlı kaynak kitabının 1603-1656 dönemini anlatan ikinci cildinin bir alt başlığı da 'Tegayyüp ve Fesat- Bozuluş ve Kargaşa Dönemi'dir. 'Tarihçilerin Kutbu' unvanını da taşıyan merhum İnalcık, o dönemi çarpıcı cümlelerle gözler önüne serer.

Kadızadeliler bu 'bozuluş ve kargaşa dönemimde' çıkarlar ortaya. Hareketin başı Kadızade Mehmet'tir. Önce kenar camiler ve mescitlerde vaazlarla başlarlar işe. Sonra başta Ayasofya olmak üzere neredeyse İstanbul'un bütün camilerine egemen olurlar. Ateşli vaazlarla halkı alabildiğine etkilerler. Ekonomik krizin, yolsuzluk ve adaletsizliğin, rüşvetin had safhaya çıktığı böyle bir 'bozulma ve kargaşa döneminde' halkın bunların ateşli vaazlarından etkilenmemesi mümkün değildir.

Bir taraftan da Yeniçerilerle işbirliği yapmakta, devlete sızmaya çalışmaktadırlar. Ayasofya Camii'nde halka açık dersler veren Arap asıllı Üstüvani Mehmet Efendi'nin öğrencileri arasında saray içoğlanları ve bostancıları(bugünkü muhafız alayı askerleri) oldukça ağırlıklıdır. Saray hizmetkarları ve içoğlanlarına padişahın hocası Reyhan Efendi de katılır. Artık Üstüvani Mehmet Efendi de saraydadır hatta padişahın has odasında padişaha vaaz vermesi için kürsüsü vardır. 'Padişah vaizi' diye tanınır.

Sadece baş imam yoktu, alt imamlar da vardı Kadızadeliler yapılanmasında. Merhum Halil Hoca'nın anlattığına göre Fatih Camii Vaizi Şeyh Veli Efendi, 'yeniçeri ocak ağaları cuntasının', Şeyh Çavuşoğlu ise 'saray içoğlanlarının' akıl hocasıydı.

Önce tarikat- tekke şeyhlerine ve tasavvuf erbabına sonra da 'bidat' diye niteledikleri bazı uygulamalara savaş açtılar. Karşılarına devlet adamlarından önce başta Halvetiye Şeyhi Şemsettin Sivasi olmak üzere samimi sûfiler(tasavvuf erbabı) çıktı. Kadızadeliler birçoğunu dinsizlikle, bidat ehli olmakla suçladılar, kimilerinin sürülmesini sağladılar, kimilerinin de katline fetva aldılar. Sadece bunlarla yetinmediler. O buhran döneminde yaşanan halk ve esnaf ayaklanmalarında da öncü oldular.

Osmanlı'yı yaklaşık yarım asır uğraştıran ve büyük zarar veren Kadızadelilerin egemenliği ve dehşeti Köprülü Mehmet Paşa'nın sadrazamlığına kadar sürdü. 78 yaşında sadrazam olan o güngörmüş ihtiyar, o çeteyi bir yılda ortadan kaldırdı. Ama yarattıkları fesat ve Halil İnalcık Hocanın ifadesiyle 'mutaassıp takipçileriyle sûfi tarikatlar arasındaki savaş Osmanlı-Türk tarihinde asla bitmedi.' Günümüzdeki olayları bir de bu bitmeyen savaş açısından okumakta yarar var.