Önce şu alıntıya bir göz atınız lütfen: “Ve dünya beklemediği bir şaşkınlık içinde, yenilgiye uğrayıp bariz biçimde dağılmış bir ulusun enkazdan ayağa kalktığını, dünyanın en büyük uluslarıyla mutlak eşitlik şartları altında karşı karşıya geldiğini ve Büyük Savaş’ın mağrur galiplerinden hemen her talebini alındığını gördü.”

Sonra da şu satırlara: "Muhtemelen yirminci yüzyılda yaşamış hiçbir general savaş meydanlarında onun kadar içgüdüye, beceriye, hangi komuta düzeyinde olursa olsun ateş altında kendini kanıtladığı disipline sahip değildi. Buna rağmen büyük başarılara ulaşmasından neredeyse bir yüz yıl sonra Batıda hemen hemen unutulduğu gibi (kendi ülkesinde) bile bıraktığı miras tartışılmakta, kazandığı başarılar sorgulanmaktadır."

Birinci bölüm ünlü İngiliz tarihçisi Arnold Toynbee’ye, ikinci bölüm ise ABD Emekli Generali Wesley K. Clark’a ait. Her ikisinin anlattığı insan da bizden biri; gurur duyulması gerekirken unutulmaya, sorgulanmaya ve hatta yargılanmaya mahkum edilen Gazi Mustafa Kemal Atatürk.

Dünya, Türk Milli Mücadelesi'nde tarihin o güne kadar da o günden sonra da görmediği bir olaya şahit olmuştur. Dünyada ilk defa mağlup bir millet galiplerin isteğine ve iradesine boyun eğmemiş, onların dayattığı barış anlaşmasını kadını ve erkeğinin tırnakları ve askerinin süngüleriyle yırtmış, parçalamış, kendi barış şartlarını onlara kabul ettirmiştir. Bu dünya tarihinin ilk defa gördüğü bir şahlanıştır ve onun adı Türk mucizesidir. Afrika’nın ve Şark’ın “mazlum milletlerine” örnek ve umut olan bir mucizedir o.

Batı unutmakta haklı o mucizeyi ve o mucizenin başkomutanını ama bize ne oluyor? Kendi destanını okumaktan adeta utanan ve kendi kahramanına düşman kesilen, en azından kesilmesi için kurulan tezgahlara sessiz kalan tarihin bu en eski ve en muhteşem milletine ne oluyor? İhanet her zaman ve her toplumda olmuştur ve olacaktır, buna itirazım yok ama ihanete karşı çıkmamak, kendi kahramanına, kendi destanına ve kendi kaderine sahip çıkmamak da neyin nesi?

O tarih bizim, o destansı şahlanış bizim, o asker, o komutan bizim. Ve tüm bunların sahibi biziz, biz Türk milletiyiz. Biz tarih boyunca hiç esir olmadık, zaman zaman yenildik ama mağlupken bile boyun eğmedik ve kendi kaderimizi Allah’ın izniyle kendimiz belirledik. Titreyip kendimize döndüğümüz ve dağlar gibi yığdığımız kemiğimize, seller gibi akıttığımız kanımıza layık ve sahip olduğumuzda kendi küllerimizden sadece kendi dünyamızı değil bölgemizi ve dünyamızı aydınlatacak alevleri hep yaktık. Dün tarihi biz yazdık yarın da biz yazacağız; bu böyle biline…

Tarihin tanıdığı o büyük komutanın ebediyete intikalinin yetmiş sekizinci seneyi devriyesinde onun ve Milli Mücadele şehitleri ve gazilerinin aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyor, hepsine Cenabı Allah’tan sonsuz rahmetler diliyorum.