Havalar soğudu. Her taraf beyaza büründü. Kış etkisini bütün hızıyla gösterdi. İnsanın yolda yürürken parmak uçları sızlıyor; Parmak sızısı geçer, Allah yürek sızısı vermesin diyesi geliyor.
Bu kış günlerinde yardıma muhtaçlarla ilgilenmeliyiz. Sadece insana mı? Doğada soğuğun acımasızlığında yiyecek bulamayan birçok canlı var. Onlara da imkanlar ölçüsünde yardım etmeliyiz.
İnsanın duyarlı olması, çevresinden etkilenmesi en temel ödevidir. İnsanı insan kılan duyguları ve düşünceleridir.
Eğer yakın çevremizde bir sorun varsa, ona el atmıyorsak, çözüm üretmiyorsak, yeteri kadar görevimizi yapmıyoruz demektir. İnsan sosyal bir varlıktır. İnsan bu mükemmel yaradılışının yanında canlılar içinde en acımasız olanıdır aynı zamanda. Atom bombasını yapan ve kullanan, insandır. İnsanın beynidir, zekasıdır.
Nerede olursa olsun insanın ve insanlığın ortak amacı barışa ve kardeşliğe hizmet etmek olmalıdır. Yıkmanın; yok etmenin içinde nefret tohumları saklıdır. Bir yerde nefret ekiliyorsa orada iyilikten yana bir iklim oluşmaz.
Görüyorum ve üzülüyorum ki dünya nefretin diliyle konuşuyor. İnsanlık tarihten de ders almamış. Daha geçtiğimiz yüzyılda milyonlarca insan öldü savaşlardan. Yine de toplumlar, toplum önderleri bundan ders çıkarmıyorlar. Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki herkes herkese muhtaç. Herkesin mutlu ve umutlu olduğu bir mevsimi arıyoruz. Mevsimler gelip geçer. Soğuklar da... Fakat nefret,nefretin dili; işte o geçmiyor. İnsanlık barışın ve kardeşliğin kıymetini ne çabuk unuttu. Dünyada olup bitenlerden herkesin haberi var. Savaşlar uygarlıkların düşmanıdır. İnsanoğlunun bin yıllar boyu oluşturduğu kültürler ve medeniyetler yok olmak üzere... En büyük düşman: Kin ve nefrettir.
Bizim kültürümüz ve inanç sistemimiz kardeşliği ve kardeşçe yaşamayı emrediyor.
Düşüncelerimiz farklı da olsa duygularımız, kardeşçe yaşamak olamalıdır.