Eğer gerçekten ciddi olan ya da ciddi olmadığı halde bize ciddi diye pazarlanan konulardan sıkıldıysanız, benim yaptığımı yapın; internete 'uçuracak projeler' yazın ve birkaç saniye bekleyin; ne gamınız kalır ne de kederiniz; kendinizi bulutların üzerinde mutluluklar ülkesine uçarken bulursunuz. Sadece kendinizin değil sizinle birlikte ülkenin dört bir yanının neredeyse tüm şehirlerinin de uçtuğunu görürsünüz.

Ben yazdım ve bir projeyle uçan/uçurulan binlerce kent gördüm. Kimi mütevazı ve gerçekleşecek ayağı yere basan projeler, sözgelimi Samsun Lojistik Köy projesi gibi. Projenin ayağı yere basıyor ama anlatan ya da yazanların ölçüsü yok, 1 milyon 300 bin nüfuslu, iki ırmak ve iki ovalı koca bir kenti dağıyla taşıyla bir projenin ayağına bağlayıp uçuruyorlar. Benzerleri neredeyse hemen her kentte var bu abartılı sunumun. Ama öyleleri var ki eşi menendi yok, insana 'hayal kurulacaksa öyle kurulmalı, mübalağa(abartı) yapılacaksa öyle yapılmalı' dedirten ve biraz da düşman çatlatan cinsinden.

'Van'ı uçuracak proje' o cinsten bir proje. Arkadaşlar Van Gölü'ne son derece modern ve oldukça büyük bir yat limanı kuruyorlar, doğunun ve tüm ülkenin yatları Van Gölü'ne geliyor. Yat yarışları mı yoksa su sporları mı ne isterseniz hepsi var. Oteller ve eğlence merkezleri bir tespihin taneleri gibi yan yana dizilmişler; isteyen yesin içsin, isteyen yan gelip yatsın. Yeter ki paralar Van'a aksın.

Durun, hemen söylenmeye başlamayın 'Bu mu Van'ı uçuracak proje?' diye. Daha bir de dönme dolap var. Hani şu Londra'nın sembolü olan İngiltere'deki 135 metrelik dönme dolap var işte onun gibi. Bununla da yetinmiyor çılgın projeyi hazırlayanlar, Van Gölü'nün kanallarla Erciş'e akıtılması, kanalın ortasına bir de ada yapılması söz konusu. Bu kadar detaydan sonra herhalde 'daha yok mu?' diye sormazsınız sanırım.

Bir de Hakkari Yüksekova'yı uçuracak proje var. Öncekini bürokratlar hazırlamış; bunu ise bir siyasetçi düşünmüş. Van'ı turizm uçuracaktı, Hakkari Yüksekova'yı ise eğer proje hayata geçirilebilirse 'sıvıyağ' uçuracak. Ne alaka demeyin, alakası olmaz olur mu? Meğer bizim 'Aspir' diye bir bitkimiz varmış, her toprakta ve her iklimde yetişirmiş. Dağına taşına aspir ekeceğiz Yüksekova'nın, sapını samanını hayvanlara yedireceğiz yağını da insanlara. Yağ nereden mi çıktı? Nereden çıkacak aspirden çıkacak elbet eğer bir de sıvı yağ fabrikası kurarsak!

Nasrettin Hoca'nın alacaklısına 'Bak komşu, evin çevresindeki şu çalıları görüyor musun? Onları ben diktim, gelen geçen koyunların yünleri o çalılara takılacak, toplayıp, eğirip iplik yapacağız, hanım da onlarla çorap dokuyacak, pazarda satıp senin borcunu ödeyeceğiz' demesi ve de alacaklısı acı acı gülünce de 'Seni gidi seni, peşin parayı görünce keyfinden nasıl da gülersin' diye eklemesi misali.

Kemerlerinizi bağlayınız lütfen uçuşa geçiyoruz…

KİTAPLI GÜNLER

Yaşasın, kitaplı günler geliyor. Bu yıl üçüncüsü düzenlenen Karadeniz Kitap Fuarı yarın açılıyor. Beş gün açık kalacak olan fuar, kitap ve yazarla kitap sevdalısı okuyucuyu buluşturacak. Ben beş gün boyunca fırsat buldukça orada olacağım, o havayı yazarlar ve kitapsever dostlarımla birlikte soluyacağım. Yaşasın kitaplı günler ve yaşasın 'kitaplı' hayat…