Kar yağdı, çoğu yerler geçit vermedi.

Ulaşımın zor olduğu cadde ve sokaklarımızda yürümek neredeyse imkansız hale geldi.

Çokça kişi kaydı, düştü.

Bir yerlerini kırdı.

Hastaneler dolup taştı.

Doktorlar ameliyatlara yetişemez oldu.

Soğuklarla birlikte şifayı kapanların haddi-hesabı yok.

Soluğu hastanelerde alanlar saatlerce acil kuyruklarında beklediler.

Sırası gelenler muayene oldu.

İlacını alan evine döndü.

Peşinen belirtelim, belediyeler karla mücadelede sınıfta kaldı.

Düşüp bir yerlerini kıranlara yüzde 50 kar, yüzde 50 belediyeler neden oldu.

En çok düşen de Çiftlik Caddesi'nde oldu.

Neden mi?

Kar yağmasa da düşmeye elverişli olarak döşenen taşlardan oldu.

Benim anlayamadığım belediyelerimizde mühendislik hizmetleri verilemiyor mu?

Görevli mühendis yok mu?

Yoksa ki var olması gerekir kabullenilecek şey değil.

Mühendisler hangi mühendisliklerine dayanarak kaygan taşların döşenmesini uygun gördü?

Yoksa dayatma ürünü mü?

Nedenler ne olursa olsun ortadaki gerçek kabullenilecek gibi değil.

Yağdıktan günler sonra buza dönüşen Çiftlik Caddesi'nde düşüp bir yerlerini kıranlar oluyorsa, suçlusu belediyedir.

En azından temizlememesi nedeniyle.

O bir yerlerini kırıp hastanelerde çile çekenler dava açsa haksız mı?

Şüphesiz haklı.

Belediyelerimizde hesap-kitap yok.

Makyaj ağırlıklı hizmetler gün geliyor zarar vererek ortaya çıkıyor.

Yeniden yapma zorunluluğu doğuyor.

Pahalıya maloluyor.

Topluma eziyet veriyor.

Zaman kaybına yol açıyor.

Gerginliklere neden oluyor.

Yıl yıl böylesi hataları bir gözden geçirecek olursak, karşılaştıklarımız ürpertici.

Can ve mal kayıplarıyla.

İşin acı yani böyle devam edeceğe benziyor.

Zira neden olanlara bu ülkede hesap sorulmuyor.

Yaptıkları yanlarına kar kalıyor.

Bu da tartışılan hukuku zedeliyor.

Hatta darbe vuruyor.

Bu böyle biline.