Kız çocukları babalarına düşkündür...
Babalar da öyle...
Anneler de erkek çocuklarına...
Elbette, bu bir genellemedir...
Ancak, dünyanın her yerinde de bu böyledir...
Sunay Akının, bir mahkum ile küçük kızı arasında geçen öyküsünde bunu görmek mümkündür...
* * *

Annesi, altı yıl önce onu doğururken ölmüştü.
Babası ise İspanyanın en ağır siyasi cezalarının verildiği
bir hapishanede mahkumdu küçük kızın. Bu nedenle, mahkum
babanın yılda sadece bir kez görüş hakkı vardı ve bu süre,
sadece yirmi dakika ile sınırlıydı.


Nihayet, uzun zamandır bekledikleri gün gelmişti.
Halasıyla birlikte hapishaneye gidip babasını ziyaret
edecekti. Babasını daha önce de ziyaret etmiş olmanın
verdiği tecrübe ile neler yapılacağını biliyordu. Önce
kimlikler teslim ediliyor, sonra uzun saatler bekleme salonunda
bekleniyordu. Ardından bitip tükenmeyecekmiş gibi gelen,
sürekli açılıp kapanan demir kapılar ...


Nihayet, en son demir kapının önüne gelmişlerdi. Bu kapıyı da
açarlarsa artık babasını kucaklayabilecek, ona kendisi için
çizdiği resmi hediye edebilecekti. Ancak hapishane kurallarına
göre özgürlüğü çağrıştıran her türlü şeyin mahkumlara
verilmesi yasaktı. Gardiyan, küçük kızın elindeki
kağıdı işaret ederek sordu:
-O ne?
-Resim... Babam için çizdim.
-Ver bakayım...
Resimde kocaman, yeşil bir ağaç ve üzerinde duran
bir sürü kuş vardı. Gardiyan, resme şöyle bir göz attıktan sonra;
-Hıımm ! Kuş resmi yasak. Bu resmi babana götüremezsin,
diyerek resmi buruşturup çöpe attı.


Çok üzülmüştü küçük kız, ağlıyordu... Bu davranışa o kadar
içerlemişti ki, babasıyla görüşmesi için sadece 20 dakikası
vardı ve küçük kız hıçkırıklarına bir türlü engel olamıyor,
babasıyla dilediğince hasret gideremiyordu;
-Üzülme kızım, yine çizersin, dedi adam.
Ama küçük kızı teselli etmek bir hayli güçtü. Bir süre sonra,
resmi YASAK! diye çöpe atan gardiyan göründü kapıdan:
-Görüş süresi sona erdi.
Küçük kız, babası ile vedalaşıp hücreden ayrıldı.


Bir yıl sonra, yine o beklenen gün gelmişti.
Küçük kız, yine babasına ziyaretinde bir resim çizip götürdü.
Bu sefer, kuş yerine bir ağaç ve üzerine siyah minik
benekler çizmişti. Gardiyan sordu:
-Bu ne?
-Meyve ağacı.
-Tamam, bunu babana hediye edebilirsin.


Baba kız hasretle kucaklaştılar, öpüştüler;
sonra kız, heyecanla elinde tuttuğu resmi babasına uzattı:
-Babacığım, bunu senin için çizdim.
Babası, keyifle uzun uzun resme baktı ve sordu:
-Ne güzel bir ağaç bu böyle... Üzerindeki benekler ne, meyve mi?
Küçük kız birden bire telaşlandı, endişeli gözlerle
etrafına bakındı:
-Pişşştttt babacığım, lütfen yavaş konuş, gardiyan duyacak!..
Sonra babasının kulağına uzanıp şu sözleri fısıldadı:
-Onlar meyve değil, ağacın içine sakladığım kuşların gözleri !

* * *

Bugününüz, dünden daha iyi olsun. Mutlu ve huzurlu günler dileğiyle...

Not: Yurt dışı gezilerim nedeniyle yazılarıma bir süre ara vereceğim. Yeniden görüşmek umuduyla...