Anayasasında 'laiklik' güvence altına alınmış olmasına rağmen,Türkiye,gerçek anlamda laik bir ülke olamadı hiçbir zaman. Devleti yöneten erk, her zaman, dini ve dini kurumları kendi iktidarı için, kitleleri maniple etmek ve kolay yönetmek için kullandı. Bugün ortaya çıkan durum da, bunun ayyuka çıkmış, fütursuz halinden başka bir şey değildir.

Laiklik, sadece din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması değildir.Gerçek anlamda laiklik, inanç ve düşünce özgürlüğüdür. Herkesin-özellikle de azınlıkta olanların-inançlarına uygun yaşaması,düşündüklerini söyleyebilmesi ve örgütlenme özgürlüğüdür.Oysa,Türkiye'de hiçbir zaman ötekine tahammül gösterilmemiş,düşünmek yasaklanmış,örgütlenme özgürlüğü engellenmiş; farklı olanlara sürgünler,kıyımlar ve büyük acılar yaşatılmıştır.

Batı'da,egemenlerin geniş kitleler üzerindeki gücünü sınırlamak,herhangi bir düşüncenin dayatılmasına karşı güvence olarak laiklik anayasal ve yasal güvenceye kavuşturulurken;bizde ise olası din ağırlıklı otoriter egemenliğe karşı bir güvence olarak düşünülmüştür.Diyanet İşleri Başkanlığı, imam-hatipler gibi kurumlar eliyle devletin kontrolünde yürütülen din işleri;süreç içerisinde muhafazakar kesimlerin denetimine geçerek,devlet içinde kontrol edilemez etkiye ve güce ulaşmış bulunmaktadır.

Her yerden laiklik karşıtı beyanatlarla niyetler açıkça ortaya serilirken,bu işleyişin önündeki tek engel olan 'anayasal laiklik' hedef alınmıştır.

Aslında hedefte olan,düşünce özgürlüğüdür;kadın haklarıdır,insan haklarıdır…Çünkü, laikliğin güvencede olmadığı Müslüman ülkelere bakacak olursak , görürüz ki,çoğunda en temel insan hakları ayaklar altındadır:Ötekine asla saygı duyulmamakta,kadınlar insan olarak görülmemekte;savaşlar ve katliamlarla tam bir ilkellik ve vahşet hüküm sürmektedir.

Aynı duruma düşmemek için,-toplumsal olarak kurumsallaştıramamış olsak da- anayasal güvencede olan laikliği korumak ve geliştirmek gerekiyor.Bunu da, insan hakları için,kadınların ikinci sınıfa düşürülmemesi için,inanç ve düşünce özgürlüğü için,çocuklarımızın geleceğinin karartılmaması için yapmalıyız.

Laikliğe layık olmak ve sahip çıkmak zamanıdır…