Lisa, pankreas kanseriyle mücadele ettiği babasını hayatının son yılında iki ayda bir ziyaret etti. 2011'deki ziyaretlerinden birinde, acımasız dürüstlüğüyle öne çıkan bir an yaşadı. Yataktan kalkamayacak kadar hasta olan Jobs'a veda etmek için sarıldığı sırada, babasının zayıflayan bedeni ve ilaç kokusunu fark etti. Şöyle yazıyor: "Ona sarıldığımda omurlarını, kaburgalarını hissedebiliyordum. Küflü kokuyordu, sanki ilaç teriymiş gibi." Tam ayrılmak üzereyken babasının sesi yankılandı, "Lis?" diye seslendi. Cevap verdiğinde ise, "Tuvalet gibi kokuyorsun," dedi. Bu, Lisa'nın canlı bir şekilde hatırladığı bir ifadeydi.

Sorunlu ilişkilerinin kökü, Jobs'un 1980'de mahkeme emriyle yapılan bir babalık testi sonucunda nafaka ödemek zorunda kalana kadar babalığı reddetmesine kadar uzanıyor. Daha sonra yokluğu için özür dilememesine rağmen, Jobs ve kızı arasındaki ilişki mesafeli olmaya devam etti. Brennan-Jobs, bu durumu şöyle aktarıyor: "Onun için ben, muhteşem yükselişinde bir leke gibiydim. Bizim hikayemiz, kendine istediği gibi bir büyüklük ve erdem anlatısıyla uyuşmuyordu."

"Varlığım onun başarısını lekeledi. Benim için ise tam tersiydi: Ona ne kadar yaklaşırsam, o kadar az utanırdım; o dünyanın bir parçasıydı ve beni aydınlığa taşıyacaktı."

"Küçük Kız," aralarındaki duygusal boşluğu vurgulayan daha günlük etkileşimlerden de bahsediyor. Örneğin, Lisa bir keresinde babasından miras olarak Porsches'lerinden birini istediğinde net bir şekilde reddedilmesi, aralarında sıkça var olan duygusal engelleri pekiştirmişti.

"Küçük Kız"ın yayımlanması ve ardından gelen medya ilgisi sonrasında Lisa, "tuvalet" yorumunu The Today Show'da tartışmaya açtı. Hoda Kotb'a şöyle açıkladı: "Tuvalet lafı konusunda net olmalıyım. Gerçekten öyle kokuyordum. Kitapta açıkladığım gibi, kendime doğal gül suyu sıkıyordum. Bu yüzden, özellikle hoş bir ifade olmasa da, doğruydu."

Brennan-Jobs, anıları aracılığıyla okuyucuları dünyasına davet ediyor, kişisel mücadelelerini ve teknoloji devlerinin gölgesinde yaşamanın gerçekliğini ortaya koyuyor. Bu sadece hayatının bir anlatımı değil, aynı zamanda zorlu bir baba-kız ilişkisini konu alan bir keşif; teknoloji alanında efsanevi statünün kişisel maliyetine dair samimi bir bakış açısı sunuyor.

Editör: Vadi Sağdıç