Eleştirmek muhalefetin hakkıdır ve hatta görevidir ama iktidar için yeterli değildir. Yeni bir söylem, halkta uyandırılmış bir umut ve yaratılmış bir güven de gereklidir ve bunlar her ideolojik hareketin, her siyasi mücadelenin ve her ideal kavgasının olmazsa olmazıdır.

Üçüncü bin yıla girdiğimiz şu günlerde; sadece MHP’nin değil HDP hariç tüm muhalefetin kendi tabanına veya başka bir ifadeyle mensup olduğu topluma sunduğu tutarlı bir söylem ve ona paralel olarak ortaya koyduğu bir eylem de yoktur. Zaten söylemi olmayanın eylemi de olmaz.

MHP’nin Türkeş’ten sonra Devlet Bahçeli’nin Gazi Üniversitesi’nden arkadaşları olan dar bir kadronun dışında akademik çevrelerle bağı da kopmuştur. MHP bugün bilim, fikir ve sanat alanında tarihinin en kurak dönemini yaşamaktadır. Yerleşim ve tarımsal üretimin tarım kentleri çevresinde yeniden planlanmasından milletin altı sosyal dilim halinde örgütlenmesine, bu yeniden örgütlenmeyle paralel olarak ekonominin millileştirilmesine kadar çok değişik alanlarda çok ileri fikirlerin bir plan ve proje olarak şekillendiği MHP geçmişinden günümüze kalan ve hala hafızalarda canlılığını koruyan sloganlar vardır. Fabrika yapan fabrika, makine yapan makine, Türkiye aç hürler tok esirler ülkesi olmayacak, ne Amerika ne Rusya ne Çin, her şey Türke göre, Türk tarafından, Türk için gibi ve daha niceleri. MHP’nin son döneminde bunlara yeni bir sloganın eklenmesi şöyle dursun mevcutlar unutulmaya terk edilmiştir. Bugün MHP il ve ilçe yöneticilerinin pek azı 9 Işık’ı zor sayabilir. Büyük kısmı ise bırakın dokuzunu beşini bile yarım yamalak da olsa sayamaz.

MHP’nin geçmişte şairleri ve şiirleri vardı. Destanları, marşları vardı. Gençler o şiirlerle coşar, yürüyüşler ve mitinglerde sokaklar ve meydanlar o marşlarla inlerdi. MHP’de ne şair kaldı ne şiir okuyan var ne de artık marşların uğultusu duyuluyor. Sanattan her geçen gün biraz daha uzaklaşan MHP şiirlerini de, marşlarını da başka partilere kaptırmış bulunuyor.

Türkeş bağırmazdı konuşurdu Devlet Bahçeli ise konuşmuyor bağırıyor; ne duru var ne durağı ne es veriyor ne nefes alıyor, aynı monoton ses, aynı mimikten yoksun yüz ifadesi ve yeri ve zamanını şaşırmış el kol hareketleri. Olması gerekenler yerine olmaması gereken her şey var dolayısıyla da akılda kalan hiçbir şey yok. Eğer MHP gerçekten iktidar olmak istiyorsa; öncelikle Devlet Bahçeli’nin kitleyle iletişim konusunda işin uzmanlarından destek alması ve bunu behemehal uygulaması lazım.

Özetlemek gerekirse, MHP yeni bir şey söylemiyor, ortaya dikkatleri üzerine çekecek ve sürekliliği olan eylemler koyamıyor ve hepsinden önemlisi halka yeterince güven veremiyor. Halka tutunduğu çürük dalı bırakmasını söylemek yetmiyor, o dalı bıraktığı taktirde tutacağı sağlam dalı da göstermek gerekiyor. O dalı gösteremeyen ve halkı o dalın sağlam olduğuna inandıramayan hiçbir siyasi hareket, iktidara gelemez.

Eğer Devlet Bahçeli’nin dediği gibi Haziran 2015 seçiminden sonra Türkiye çok ciddi risklerle karşı karşıya kalacaksa, ki bizce de kalacaktır, o zaman MHP tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyadır. O da tüm küçük hesapları bir kenara itip ayağa kalkmak milletin her kesimine güven verici davetler yapmak ve MHP’li olmadığı halde milli bütünlük konusunda MHP’lilerin duyduğu endişeleri en az onlar kadar herkese samimi, dürüst ve güven veren bir milli davette bulunmaktır. Gerisi laf-ı güzaftır.(SON)