Balkanlar…

Mübadele…

Mübadiller…

Öncelikle Osmanlının

Fetih perspektifi anlaşılacak

Hatta ondan da öncesi ki,

Balkanlar'a dair anlatılanlar

Anlamını bulsun.

Doğudaki bütün göç hareketlerinde olduğu gibi İslam sonrası fetih hareketlerinin yüzü de doğal olarak Batıya dönüktü. Daha İstanbul fethedilmeden Balkanlar'da varlığımız söz konusuydu. Çok daha eski göçler ki, Kırım üzerinden önce doğu Avrupa ve sonrasında oradan Anadolu'ya gelişler bile söz konusu. Batı, kızıl elmaydı…

Anadolu'nun bütününe hakim olmadan önce neredeyse Balkanlar'ın bütününde vardık. Bundan dolayıdır ki, Balkanlar'la ilgili kurulacak her bir cümle, fikri kıymeti olduğu kadar duygusal bir potansiyele de sahiptir.

Balkanlar hala ruh coğrafyamızdır.

Dolayısıyla Balkanlar'da halihazırda yaşayanlarımız ya da göçen muhacirler ve mübadiller, bu kıymetle muhatap olunmalıdır.

Balkan harbiyle başlayan İstiklal Savaşımızla nihayetlenen o zor zamanlarda, zor ve çetin bir ömür geçirdiler.

Kimi savaş devam ederken ana yurduna sığınmak için her türlü tehlikeye açık yollara düştü; çoluğunu çocuğunu anasını babasını kaybede kaybede ulaştı anayurduna. Elde yoktu avuçta yoktu. Cılız bir tohum gibi kök salmaya başladılar anayurtlarına.

Geride kalıp direnenler, çetelerin elinde her türlü eşkıyalıkla karşılaştılar. Haçlı bir intikama muhatap oldukları kadar, hiçe sayılacak bir insanlığa düçar bırakıldılar.

Ta ki, İstiklal Savaşımızı kazanarak 1923'te Lozan'da düşmanlarımızla masaya oturana dek. Ek bir madde ile Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi konusunda anlaştı. Anlaşma gereği Türkiye ve Yunanistan'ın kendi ülkelerinin yurttaşlarını din esası üzerine zorunlu göçe tabi tutuldu. Kimi Gülcemalle ulaştı anayurduna kimi hurda yığınlarıyla.

Kimi geride kalan köyüne ağladı, kimi tarlasına çayırına evine barkına…

Kimi tavan arasına sakladığı Kur'an-ı Kerim'i hatırlayıp ağladı, kimi çocuğu doğunca bahçeye ektiği ağaca.

Kimi yavuklusunu bıraktı geriye kimi bütün hayatını…

Kimi yolda hastalanıp göçtü öteye, kimi geldiği köyü-kasabayı ana ana teslim etti ruhunu anayurdunda…

Bir insana yapılabilecek en büyük kötülük yapılmıştı.

Yerinden yurdundan edilmiştiler…

Birkaç sene önce

Yunanistan gezimizde

Bu acıları yerinde görmek,

Hislerini paylaşmak, acıyı tattırıyordu.

  1. Kongrede de hala o acıları göreceksiniz.

Mübadil dostlarımıza en derin sevgi ve saygılarımı gönderiyorum.

Kongre hayırlara vesile olsun.

Güzel günlere uyanın
Sağlıcakla kalın.