Öfkeleri, akıllarının önüne geçenler,
aslında kendilerine zarar veriyor...
Hani, keskin sirke misali...
Oysa Mevlana ne güzel söylemiş:
Sevgide güneş gibi ol
Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol
Hataları örtmede gece gibi ol
Öfkede ölü gibi ol
Tevazuda toprak gibi ol
Her ne olursan ol
Ya olduğun gibi görün
Ya göründüğün gibi ol
Yazarı bilinmeyen bugünkü öyküyle,
bu sözlerin ne kadar anlamlı olduğunu
bir kere daha anımsatmak istiyorum...
* * *

Yaşlı çiftçinin, kötü huylu bir oğlu varmış. Herkesle kavga edebilmek için bahaneler arayan
bir gençmiş bu. Bu huyu yüzünden çevresini kaybetmiş. Tüm dostları selamı kesmiş. Kardeşleri dahi onunla zorunlu olmadıkça konuşmuyormuş...
Öylesine yalnız kalmış ki, sonunda babasına gitmiş.Baba, benimle kimse konuşmuyor. Bunun nedeni, kavgacı biri olmam. Ama, öfkeme yenik düşüyorum. Elimde değil demiş. Babası da oğlunun böyle bir yapıya sahip oluşundan rahatsızmış. Neredeyse bütün köy ondan şikayetçiymiş...
Oğlunun durumuna üzülen baba, Bak, şu yeni yaptırdığımız kapıyı görüyor musun?.. Öfkelendiğinde git ona bir çivi çak diye tembihlemiş. Oğlu, bir şey anlamamış ama
nedenini de sormamış.
Genç, her öfkelendiğinde, kapıya bir çivi çakmış. Günler sonra, kapı çivilerle dolunca babasına gitmiş. Kapı çiviyle doldu. Eskisi gibi de değilim demiş. Babası sevinmiş oğlunun bu haline. Ama, ona bir ders vermek istiyormuş: Çok güzel. Şimdi de öfkeni her yendiğinde, kapıdan bir çivi sök.
O kavgacı gençten eser kalmamış. Başta kardeşleri olmak üzere, bütün köy halkı mutluymuş. Kapıda artık çivi kalmamış. Genç, büyük bir sevinçle babasına koşmuş, Bak babacığım, kapıda hiç çivi kalmadı demiş. Babası, onu kapıya yaklaştırmış. Evet oğlum, kapıda hiç çivi kalmamış. Ama, kapı da eskisi gibi değil artık. Çivi izlerini görüyor musun? demiş...

* * *
Bugününüz dünden daha iyi olsun. Huzurlu ve sağlıklı günler dileğiyle...