Bir öğrenci velisi olarak, geçmişten bu yana şikayetim var...
Sanki çocuğum değil de ben öğrenciyim...
Geçenlerde, öğretmen yapıştırıcı bant çeşitleri istemişti...
Akşam işten çıktıktan sonra kırtasiyeciye gittim.
Koli bandı yoktu. Yara bandı da...
Neyse bir büyük markette çeşitli bantlardan temin ettim...
Evde her birinden küçük parçalar keserek, bir sayfaya yapıştırdık...
Ödevdir, yapılacak elbette...
Buna razıyım yine...
İki yıl önceydi sanırım...
Öğretmen çocuklara çeşitli ağaç türlerinin yapraklarını toplayarak okula getirmelerini istemişti...
Memlekette bol ağacı; ya mezarlıklarda ya Doğu Park'ta ya da Meşe Tesisleri'nde bulmak mümkündü...
Yakın diye Doğu Park'a gittik...
Yaprakların da kendi aralarında çeşitleri vardı...
İğne yapraklı çamı bulduk....
Diken yaprak kaktüs, oval yaprak kayısı, şerit yaprak buğday, spatül yaprak söğüt, etli yaprak ise lahana...
Daha bitmedi...
Yapraklar kenarlarına göre de ayrışıyordu...
Düz kenarlı mısır, dişli kenarlı gül, bölümlü kenarlı asma ve parçalı kenarlı incirdi...
"Google Amca" öyle diyordu...
Damarlarına ve dizilişlerine göre yaprak çeşitlerine girmeyelim şimdi...
Doğu Park'ta ne iğnesine, ovaline ve şeridine bakmadan ne bulduysak toplayıp, poşetin içine koyduk. Sonra da o yaprakları kağıda yapıştırıp ödevi tamamladık...
Öğretmen, o yaprakları velilerin topladığını gayet biliyordu...
Biz aslında öğretmeni kandırmamıştık, sistem böyle istiyordu...
Geçenlerde bir grup öğretmenle eğitimle ilgili sorunları konuşurken, "Velilere yaptırılan ödevler"den yakındım...
O sırada bir öğretmen arkadaşım, "Daha dün çocuğun telden maket ödevini ben yaptım" demez mi?..
Sizlerin de "Biz de" dediğinizi duyar gibiyim...
Bunun neresine öğrenci ödevi demek mümkün?..
Bu bence "Veli ödevi"nden başka bir şey değil!..
Milli Eğitim'de sınav sistemlerinin tartışıldığı bugünlerde; ıskalanan çok şey var aslında...
Hayatın içinde öğrenmek gibi...
Yaşayarak, sorgulayarak ve yaparak!..