Allah'ın emir ve yasakları elbette ki kulların iyiliği içindir. Allah'ın yapılmasını istediği şeylerde kullar için çok büyük faydalar, yasakladığı şeylerde ise büyük zararlar bulunduğu kaçınılmaz bir gerçektir. Oruç ibadetinin temel hedefi de insanları takvaya eriştirmektir. Bu bizzat Kur'an-ı Kerîm'de 'Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınmanız ve takvaya erişmeniz için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı (…)' (Bakara: 2/183–184) şeklinde ifade edilmektedir. Beden ve ruh yönünden temizlenmenin bir yolu da oruçtur. İnsanı manevi bir eğitim sürecine taşıyan oruç, kulun, kısa sürede kalbi ve ruhu üzerinde birikmiş günah tortusundan sıyrılmasını sağlar. Nasıl ki sadaka ve zekat, inananları günahlardan temizler, onları arındırıp, yüceltirse, bedenin zekatı olan oruç da insanı nefsinin hakimiyeti altında ezilmekten kurtarır. Oruç ayı olan ramazan boyunca toplu halde yapılan ibadetler birlik duygusunu ruhlara işler. Zengin, fakirle aynı safta namaz kılar, aynı sofrada yemek yer, zekat, fitre ve fidyeler gelir dağılımındaki dengesizliğe adeta can suyu olur. Oruç, nefsin isteklerine iradi olarak uzak durma olması yönüyle bir irade eğitimine, açlık ve susuzluğun verdiği sıkıntıya dayanma yönüyle de sabır eğitimine dönüşmektedir. İnsan elinde olan nimetlerin değerini, ancak bunlar elinden çıktıktan sonra anlar, fakat iş işten geçtiği için bunun bir faydası yoktur. Oruç tutmakla bir süre nimetlerden uzak kalan insanın gözünde bu nimetlerin değeri daha iyi anlaşılır. Bu anlayış insana, onları daha iyi korumasını ve nimetleri kendisine veren Allah (c.c.)'a daha çok şükretmesini öğretir. Oruç ibadetiyle kanaat, tekrar kapımızdan evlerimize girer. Açlık çeken insan yoksulun, muhtacın durumunu anlar ve kanaat etmenin önemini daha iyi kavrar. Artık israf edemez olur. Allah Resulü'nün 'Kanaat bitmeyen bir hazinedir (Beyhakî, Zühd, 2/88)' sözü müminin kulaklarında yankılanır. Allah Resulü'nün 'iktisat eden geçim sıkıntısı çekmez' (İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, 5/331) müjdesi hayatında tezahür etmeye başlar. Oruç ibadeti, insana iftar ve sahur ile, kılınan teravih namazlarıyla, diğer ibadetlerle hayatı disipline etme imkanı tanır. Oruç tutan kişi, Kur'an üzerinde daha fazla düşünme imkanı yakalar. Ramazanın getirdiği bereketle, günahların kalp ve beyin üzerinde örttüğü perdeyi kaldırmasıyla insan, bazı ayetleri daha derinden hisseder ve anlar. Allah Resulü'nün 'oruç tutunuz ki sıhhat bulasınız' sözünü teyit edercesine bedenlerimiz sağlık bulur. Ramazan orucu ümitsiz insanların bağışlanma ümitlerini yeşerttikleri bir zaman dilimidir. Oruç, ansızın gelecek sıkıntılara karşı insanlara dayanıklı olmayı öğreten bir öğretmendir. Çocuklarımıza keyifle dinlerini öğrenme ve yaşama fırsatı veren bir aydır ramazan… Allah Resulü, inanıp karşılığını Allah'tan bekleyerek ramazanı değerlendirenlerin geçmiş günahlarının bağışlanacağını söylemiştir. (Nesaî, İman, 21)

Oruç, bize daima Allah (c.c.)'ı hatırlatır, sorumluluk duygusunu geliştirir, Kalbimizi kötü duygu ve düşüncelerden temizler, başkalarına fenalık yapmaktan korur. Gözleri harama bakmaktan, dili yalan ve çirkin sözlerden, kulakları haram şeyleri dinlemekten, mideyi haram yemekten, elleri kötü iş yapmaktan, ayakları kötü yerlere gitmekten korur. Başı rahmet, ortası bağışlanma ve sonu da cehennemden azad ayı olan mübarek "Ramazan ayı" ve bu aya mahsus olan Ramazan orucunun, maddi ve manevi yükselişimize vesile olması temennisiyle Ramazan ayının hanelerimize bereket, gönül dünyamıza huzur, toplumumuza birlik ve beraberlik getirmesini niyaz ediyorum. Ramazan ayının bir paylaşma mevsimi olarak, bizi eğitmesini, alıştırmasını, manevi ve ahlaki olarak eskimez erdemlere doğru yüceltmesini niyaz ediyorum. Hayırlı ramazanlar diliyorum.

Hacı Mehmet AKDOĞAN

Uzman Vaiz/SAMSUN