Osmanlının demiryolu macerasını yazmaya başlamıştık dün ve yazıyı ' Baron Hırsch'in yaptığı Rumeli Demiryolları Prof. Dr. Vahdettin Engin'in ifadesiyle 19. Asrın vurgunudur' diye noktalamıştık. Ünlü tarihçimiz Ahmet Cevdet Paşa'ya göre de 'Baron Hırsch'in icraatları ülkemizde bu tür ihalelerde rüşvet ve yolsuzluk kapılarının aralanmasının ilk adımını teşkil etmiştir.' Asrın vurgununun hikayesini yine Vahdettin Engin'den alıntılarla aktaracağım sizlere.

Bakmayın siz onun adına ve Belçika vatandaşı olduğuna, Baron Maurice de Hirsch aslen Macar Yahudisidir. Bizim adımıza onunla imtiyaz anlaşmasını imzalayan Nafia Nazırı(Bayındırlık Bakanı) Davut Paşa da Osmanlı vatandaşı bir Ermenidir ve asıl adı da Garabet Artin'dir. Ne ilginç benzerlik değil mi?

Baron Hirsch, 2.000 kilometrelik Rumeli Demiryolu yapım ve işletme imtiyazını aldığında; sıfırı tüketmiş bir bankerdir. İmtiyazı almasından sonra 'bu işten meşru ve gayrimeşru olarak kazandığı 350 milyon Frank gibi muazzam bir meblağ ile bir anda Avrupa'nın sayılı zenginleri arasına girmiştir.' Öldüğünde de arkasında 800 milyon Franklık muazzam bir miras bırakmıştır.

İşletme imtiyazı 99 yıllıktır ve Osmanlı Devleti her yıl için kilometre başına 14 bin Frank taahhüt etmiştir ki, bu taahhüdün tutarı 2 milyar 772 milyon Frank'tır. Hirsch, kısa bir süre sonra işletme imtiyazını bir başka ünlü Yahudiye, Rothschild ailesinin sahip olduğu Avusturya Güney Demiryolları şirketine devredecek ve onlardan da kilometre başına 8 bin Frank garanti alacaktır. Ancak bu ödeme de daha sonra yapılan bir ek sözleşmeyle ve 20 yıl süreyle Osmanlı Devleti tarafından üstlenilmiştir.

Baron Hirsch'in kazancı bunlarla sınırlı değildir, daha işe başlamadan çıkardığı tahvillerle yaptığı operasyonlardan elini sıcak sudan soğuk suya sokmadan iki kalemde 56 milyon 600 bin Frank kazanacaktır. İnşaat kazancı da cabası, kilometresini Osmanlıdan 200 bin Frank'a aldığı işe taşeronlara 100 bin Frank'tan devredecektir. Ortaya çıkan kalitesi düşük hattın kabulü de ayrı bir sorun olacaktır. 2 bin kilometre diye yola çıkılan hat 1.279 kilometre de kalacaktır.

Baron Hirsch, sadece ihalelerde rüşvetin kapısını aralamakla kalmamış aynı zamanda çıkardığı tahvilleri daha kolay satabilmek için koyduğu piyango ile de Osmanlı İmparatorluğu'na talih oyunlarını getiren ilk kişi olmuştur.

Uzundur Rumeli Demiryolları ya da daha sonra aldığı adla Şark Demiryollarının hikayesi, tamamına bu köşe yetmez. Önce 'o yolun İmparatorluk yıkıldıktan sonra Türkiye sınırları içinde kalan kısmını' 1936'da yıllık yüzde beş faizle ve yirmi yıllık taksitle 6 milyon lira ödeyerek satın aldığımızı' belirtelim, noktayı da yine Vahdettin Engin Hocanın şu satırlarıyla koyalım:

'Hirsch öldüğü zaman arkasında 800 milyon Franklık bir miras bırakmıştır. Hirsch'in bu kazancına karşılık çok iyi niyetlerle işe başlayan Osmanlı Devleti, hazinesine ağır yük getiren önemli bir borcun altına girmiştir. Rumeli demiryollarının Osmanlı Devleti'ne toplam maliyeti 2 milyar 800 milyon Frank olmuş ve devlet yıllarca bu borcu ödemeye devam etmiştir. Hatta 1954'te en son taksiti ödenen birleştirilmiş Osmanlı borçlarının arasında Rumeli demiryolları borcunun da bulunduğunu biliyoruz. Netice itibariyle Rumeli demiryolları, oldukça pahalıya patlayan ama önemli dersler içeren bir tecrübe olarak tarihimizdeki yerini almıştır.'

Ne dersiniz, ders almış mıyız?