İfrat bir uçtaki, tefrit ise diğer uçtaki aşırılığı ifade eder.
İfratla tefrit, birbirinin zıddı ama birbirini besleyen, bir başka
ifadeyle biri diğerini -çağrıştıran değil-çağıran iki kelime. Eskiler
hep 'ifratla tefrit arasında bir orta yol' tavsiye etmişler, hep o
orta yolu bulmaya çalışmışlardır. Herkesin bir uca savrulduğu ve ister
istemez karşıtlarını da tam tersi bir istikametteki en uç noktaya
savurduğu günümüzde; hem övgüde hem yergide itidale olan ihtiyacımız
daha da artıyor.
Daha önce de bir iki defa yazdığım 'ifratla tefrit arasındaki
savrulmaya' yeniden dönmeme Samsun Büyükşehir Belediyesi Genel
Sekreter Yardımcısı Sayın Mustafa Yurt'un bir açıklaması sebep oldu.
Sayın Yurt zarif biri, ikili ilişkilerdeki cümlelerinde ve seçtiği
kelimelerde son derece dikkatli bir insan. Ama söz konusu iş olunca o
zarif insanın da zaman zaman övgüde itidalini kaybettiği ve ifrata
savrulduğu oluyor. Aşırı kar yağışının ardından belediyenin
çalışmalarıyla ilgili olarak yaptığı açıklama bu ifratın ve ifratla
tefridin birbirinin nasıl da ayrılmazı olduğunun tipik bir örneği.
Sayın Yurt, Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin kar mücadelesini
anlatırken Samsun'u Newyork'la kıyaslamış ve 'Samsun'daki kar çok daha
fazla olmasına rağmen Newyork'ta yaşananlar Samsun'da yaşanmadı' gibi
bir cümle kurmuş. Ve tam da dediğim gibi özellikle de bu sözünden
dolayı eleştiriler almış. Bereket ki hem övünme hem de eleştiriler
sahiplerinin karakter ve kalitesine uygun bir edep ve adap içerisinde
kalmış. Bu Samsunlu adabı açısından hepimizi mutlu etmeli.
Övmek suç ya da ayıp değil, hatta hakkı teslim açısından bir görev, en
azından bir kadirşinaslık görevi. Ama aşırıya kaçmadan, ama abartmadan
ve hele de olmamışları olmuş gibi göstermeye kalkmadan. Hakkı teslim
etmekle dalkavukluk arasındaki sınırı asla ve asla dalkavukluk
tarafına aşmadan ve hatta o sınıra fazla yaklaşmadan anlatmak olanı
biteni, budur olması gereken ve aydına yakışan.
Eleştirmek de tıpkı övmek gibi suç ya da ayıp değil, hatta o da küfre
ve hakarete bulaşmamak kaydıyla hem bir hak hem de topluma ve tarihe
karşı vatandaşlık ve aydın sorumluluğu. Onun sınırını da hakaret,
isnat ve iftira çizer. O kirli sınırı aşmadan, hatta o kire oldukça
uzak mesafede durarak eleştirmek ne güzel bir tavırdır ben insanım
diyenler için.
Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Sayın Mustafa Yurt, o
gereksiz kıyasa kalkışmadan anlatsaydı/anlatabilseydi çalışmaları, söz
konusu eleştirilere muhatap olmazdı. Hatta övgü de alabilirdi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Yusuf Ziya Yılmaz'ın birçok projesi
öncelikler, fayda/maliyet analizleri ve sair yönlerden eleştirilebilir
ama Sayın Yılmaz'ın ve ekibinin çalışkanlığı eleştirme konusu
olmaz/olamaz. Zaten başkanlığı devraldığı 1999 Nisanından beri de bu
konuda herhangi bir eleştiri söz konusu olmamıştır.
Bugün, dünün yavrusu yarının da anasıdır. Bugün dünün birikimlerinin
üstüne koyarak dünü geçmiştir. Yarın da bugünden devraldıklarının
üzerine koyacaklarıyla bugünü geçecektir. Bugünü anlatırken dünü yok
saymak ve hele de düne sövmek yarınki anlatıcılara bugünü yok saymaya,
bugüne sövmeye davetiye çıkarmaktan ve ortam hazırlamaktan başka bir
anlama gelmez. Siz dünü inkar ederseniz yarınlar da bugünü ve sizi
inkar eder.