Camii avlusuna girdim.

Musalla taşındaki merhumun başındakilere baş sağlığı diledim.

Dua ettim.

Gözlerim Saliha Çandar'ı aradı.

Göremedim.

Zira babasının cenazesine gelmiştim.

Başsağlığı dileyecektim.

***

Kendisini yıllar öncesinden tanıyordum.

Tiyatrodan öğrencimizdi, arkadaşımızdı, dostumuzdu…

Ankara'ya drama dersi görmeye giden ender entelektüellerdendi.

Öğrendiklerini, öğrencileri ile paylaşandı…

'Yüksek lisans yap diyordum. '

O, tiyatro yapıyordu…

***

Nitekim Saliha Çandar'da bu başarıyı görünce; Büyükşehir Belediyesi Konservatuarı Çocuk Bölümünü kendisine önerdim. Kabul etti. İdarenin onayıyla Tiyatro Çocuk Bölümünü Saliha Çandar'a devrettim. İyi ki etmişim. Yıllardır Tiyatro Çocuk Bölümünü başarı ile götürüyordu… Çocuk Bölümü ile de kalmıyor yetişkinlere de derse giriyor ve birbirinden değerli öğrencileri Üniversite Tiyatro Bölümlerini kazanıyordu.

Kendisi ile gurur duyuyordum…

Fakat bir yandan da sitem ediyordu!

'Üniversite Konservatuarında, Tiyatro Bölümü açılmadı gitti.' diyordu.

'Umutsuz olmayalım' diyordum.

Yıllar geçiyordu…

Üniversitelerde Tiyatro eğitiminin nasıl başladığını anlatıyordum…

Özellikle Türkiye'mizde 1958 yılında başlayan tiyatro eğitiminin günümüze kadar nasıl geldiğini...

Dinliyordu…

Çalışmalarına aralıksız devam ediyordu.

En prestijli ödüllerden 'Direklerarası Seyirci Ödülü' nü alıyordu.

'Gün Anneme Gebe' adlı oyunla harikalar yaratıyordu.

Afacan çocukları çok iyi yetiştiriyordu.

Bir de iki kız çocuğu evlat edinmiş onlara analık yapıyordu.

Zaten tüm çocukların anasıydı…

***

Her yıl bir oyun sahneye koyuyor ve naçizane bendenizi davet ediyordu.

Kendilerini hep alkışlamışımdır.

Sahnede iki kaşının ortasından öpmüşümdür.

Sanatta ısrarla başarılarının devamını dilemişimdir…

Halen de öyle.

***

Camii avlusu çok kalabalıktı…

Çoktandır görmediğim eski öğrencilerimizi, arkadaşlarımızı, dostlarımı gördüm.

Kalabalık içinde Saliha Çandar'a ulaştım.

Kucaklaştık.

Kara gününde babası Seyit Çandar için sabır diledim.

Allah rahmet eylesin dedim.

'Kara günümüzde bizi yalnız bırakmadınız hocam teşekkür ederim.' dedi.

'Rica ederim.' dedim.

Camii girişinde dilenci çocuklar bize bakıyordu!