Dünkü yazımız Karadeniz Orduları Komutanı General Milne’nin İstanbul’a döner dönmez ayağının tozuyla “Mustafa Kemal’in Sivas’a gitmesinden maksat nedir?” diye sormasıyla bitiyordu, kaldığımız yerden devam edelim. Milli Mücadele konusundaki en önemli kronolojilerden birisinin sahibi olan Prof. Dr. Gotthard Jaeschke “Kurtuluş Savaşı İle İlgili İngiliz Belgeleri” kitabında Mustafa Kemal için “yalnız inkılapçı değildi, aynı zamanda mükemmel bir diplomattı” der.

Mirliva(Tuğgeneral) Mustafa Kemal Anadolu’ya padişahın fermanı ve İngilizlerin vizesiyle geçmiştir. Saray ve İngilizlerin Mustafa Kemal Paşa’dan istediği ve beklediği “bölgede asayişin sağlanması, ordunun silahsızlandırılması ve halktan asker toplayan bazı teşekküllerin(İslam şuralarının) dağıtılmasıdır.” Gönderen ve vize verenlerin beklentisi ile gelenin ve onu Anadolu’da “hasretle bekleyenlerin” hedefleri farklıdır. Gönderenler ve vize verenler, Mustafa Kemal Paşa’nın gerçek niyetini ancak haziranın ilk haftasında anladılar. Asayişi sağlasın diye gönderilenler bağımsızlık savaşına hazırlanıyorlardı. Aldanmışlardı ve aldandıklarını anladıklarında artık çok geç kalmışlardı. Mustafa Kemal Paşa, Anadolu yoluna çıkmıştı ve Anadolu’daki “millici” komutanlar başkomutanlarını bekliyordu.

Mustafa Kemal, Milli Mücadele kararını ilk defa ve hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde hem Türk milletine hem de dünyaya Havza’da ilan etmiştir. Burada çekilen telgraflar, yayınlanan tebliğler, yapılan mitingler ve uygulamalar, bir büyük ve milli savaşın işaret fişekleridir.

Birçok faaliyetin yanında iki de miting vardır Havza’da yapılan. İkinci miting muhteşemdir. Kürsüde tüm Havza ve köylerinde büyük saygınlığı olan Direm Köyü imamı Sıtkı Hoca konuşmakta, meydanda tüm Havza dinlemekte, ağlamakta ve bir büyük imanla coşmaktadır:

“Yangın saçaklığı sardı. Yanıyoruz. Tek çaremiz silaha sarılmaktır. Derhal silahlarınızı temizleyiniz. Silahı olmayan baltasını, baltası olmayan sağlam bir odunu eline alsın, derhal saldıracağız. Önce içimizdeki ekmek bilmez hainleri, sonra da yurdumuzu işgal eden düşmanları temizleyeceğiz.” Nurlar içinde yat Sıtkı Hocam.

Sıtkı Hoca bunları söylediğinde haziranın ilk haftası sona ermiştir ama Mustafa Kemal Paşa da benzer ifadeleri mayısın sonunda kendisini ziyarete gelen Havza eşrafının karşısında dillendirmiştir:

“Bizi öldürmek değil, canlı canlı mezara koymak istiyorlar. Şimdi uçurumun kenarındayız. Hiçbir zaman ümitsiz olmayacağız, çalışacağız ve memleketi kurtaracağız…”

Memleketin kurtuluşu için 15’inci Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa, Mustafa Kemal’i “bir an önce” Erzurum’a beklemektedir. 20 Kolordu Komutanı Ali Fuat Cebesoy Paşa ise Mustafa Kemal ile buluşmak üzere yanında ismi açıklanmayan misafiriyle birlikte sahte kimliklerle ve kent merkezlerinden mümkün olduğu kadar uzak durarak Havza’ya gitmektedir.

(Meçhul yolcunun kim olduğunu, değirmende kimin ya da kimlerin kaldığını, buluşmanın nerede ve ne zaman gerçekleştiğini de yarın yazacağız inşallah…)