Osmanlının son sadrazamı Ahmet Tevfik Paşa, Osmanlının son padişahı Sultan Vahdettin ile dünürdür. Sadrazamın oğlu Erkanı Harp Binbaşısı İsmail Hakkı, Padişahın küçük kızı Ulviye Sultanla evlidir ve sarayda görevlidir. Yardımcısı da kendisi gibi bir kurmay olan Yüzbaşı Neşet(Çopur Neşet) Beydir.

Neşet Bey, Osmanlı Sarayı'nda görevlidir ama Ankara'nın İstanbul'daki en önemli adamlarından birisidir. Milli Mücadele'nin gizli teşkilatlarından Hamza Grubu'nun kurucusu ve başkanıdır. İstanbul'dan Ankara'ya hem haber iletirler hem silah hem adam kaçırırlar. Gerektiğinde de bir taraftan işgal kuvvetleri mensuplarını bir taraftan da yerli işbirlikçileri cezalandırırlar. Mustafa Kemal'i Samsun'a götürecek olan Bandırma Vapuru'nun Karadeniz'de batırılacağını Paşa'ya bir taraftan Hamidiye kahramanı Bahriye Nazırı Hüseyin Rauf(Orbay) Bey, diğer taraftan da padişah damadı Kurmay Binbaşı İsmail Hakkı(Okday) Bey bildirir.

Ankara'ya önce Neşet Bey gider; bir süre sonra da teşkilatın bir diğer elemanı Ekrem Bey aracılığıyla İsmail Hakkı Beye, Neşet Beyden bir mesaj gelir: Ankara'da kurmay subaylara büyük ihtiyaç vardır. İsmail Hakkı Bey de Ankara'ya geçecektir ancak Şehzade Ömer Faruk Efendi gibi yarı yoldan geri çevrilmek istememektedir. Ankara gerekli garantiyi verir ve İsmail Hakkı Bey 'Koyun Tüccarı Mustafa Ağa' kimliğiyle İngiliz kontrolünden geçerek, Ankara'ya ulaşır. Mustafa Kemal Paşa kendisini yanına danışman almak ister. İsmail Hakkı Bey bunu kabul etmez, Anadolu'ya geçişinin makam ve ikbale bağlanmasını istemez. 16. Piyade Tümeni Kurmay Başkanı olarak büyük hizmetler verir, yararlıklar gösterir ve iki defa İstiklal Madalyası ile ödüllendirilir.

İsmail Hakkı Beyin Anadolu'ya geçişi İstanbul basınının büyük ilgisini çeker, Milli Mücadele taraftarı gazeteler, haberi manşetten ve olabildiğince geniş verirler. Haberlerin ayyuka çıktığı bir gün Sultan Vahdettin Sadrazam Ahmet Tevfik Paşa'ya oğlunun nerede olduğunu sorar. Paşanın cevabı kısadır: 'Sarayda olduğunu sanıyorum.' Vahdettin gazeteyi uzatır ve 'Bakın; Anadolu'ya kaçmış' der. Paşa'nın cevabı yine kısadır ama bu sefer oldukça manidar ve muhteşemdir: 'Öyle ise görevini yapmaya gitmiş.'

Ahmet Tevfik Paşa, oğlunun Ankara'ya gideceğini önceden biliyor muydu? Bu yazıyı hazırlarken kendisinden çok yararlandığım ve birçok söylemleri 'Bilimselden Medyatik Tarihe' adlı nehir söyleşi kitabından aynen alıntıladığım Orhan Koloğlu şu görüştedir: 'Her şeyden evvel karısını haberdar etmemiştir. Çünkü eşi sultanın kızıdır ve babasını uyarıp Ankara'ya gitmesine engel olmasından çekinmiştir. Diğer yandan kendi babasına da yani Sadrazam Tevfik Paşa'ya da haber vermemiştir. Oysa bu kaçışı birlikte düzenledikleri sadaret başyaveri Hüseyin Hüsnü Bey, kaçış planını Tevfik Paşa'ya bildirdiğini ve onayını aldığını İsmail Hakkı'ya haber vermiştir.'

İsmail Hakkı Bey daha sonra karısından boşanacaktır. Bu boşanmanın o kaçışla ilgisi var mıdır? Bilinmez.

Osmanlının son sadrazamı da oğlu da onlarla beraber Milli Mücadele'nin tüm mensupları da nurlar içinde yatsın. Onlar bize bir vatan bıraktı. Bizden bir şey beklemiyorlar. Bir Fatiha ve biraz saygı bizim hem onlara hem tarihe karşı borcumuzdur. Ne mutlu onlara ve ne mutlu onlara karşı şükran borcunu ödeyebilenlere; o kahramanlar nurlar içinde yatsın.