Türk Ocaklarının efsane genel başkanı, Türk şiirinin büyük şairi ve Türk Milliyetçiliğinin öncü fikir adamlarından Mehmet Emin Yurdakul bir asır önce haykırıyordu, daha doğrusu yalvarıyordu millete “Bırak beni haykırayım” diye. “Bırak beni haykırayım,/ Ben susarsam sen matem et;/ Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet,/Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir…”

O ve onun çağdaşları haykırdıkları için biz millet olduk. O ve onun çağdaşları haykırdığı, başkaldırdığı ve

“Ben bir Türküm; dinim, cinsim uludur;/Sinem, özüm ateş ile doludur./İnsan olan vatanının kuludur. Türk evladı evde durmaz giderim.

Muhammed’in kitabını kaldırtmam;/Osmancık’ın bayrağını aldırtmam;/Düşmanımı vatanıma saldırtmam./Tanrı evi viran olmaz, giderim…” dediği için o gündür bu gündür bu topraklarda varız, hürüz ve bağımsızız.

Bu topraklar bizim, bu dağlar, bu ovalar bizim ve biz bu topraklarda doğar, bu topraklarda hür yaşar ve bu topraklarda ölürüz özgür.

Koçyiğit Köroğlu bizim isyan bayrağımızdır, zulme karşı isyan, haksızlığa karşı isyan, gören göze mil çeken kör göze, kanlı ve karanlık gönle ve kanun tanımaz, hukuk tanımaz, ar bilmez, ayıp bilmez Bolu Beyi'ne isyan bayrağıdır. Dikkat ediniz lütfen, payitahta, devlete değil, devlet gücünü kötüye kullanarak devlete asi derebeyine karşıdır Koçyiğit Köroğlu’nun isyanı.

Çakırcalı Mehmet Efe de bir isyan bayrağıdır Ege’de açılan. Koçyiğit Köroğlu babasının gözüne mil çeken zorbaya isyan etmişti, Çakırcalı ise babasının intikamı için çıkmıştı dağa. Onun içindir ki “devlete sadakati boyun borcu” kabul eden, devleti adeta kutsallaştıran ahali hem Koçyiğit Köroğlu’na hem de Çakırcalı Mehmet Efe’ye hayranlık türküleri yazmıştır.

Heyhat; uzun zamandır ne sağın şairi var bu ülkede ne solun. Sol kaç parça sağ kaç pare, o ayrı bir fasıl, onu da ayrıca konuşmak lazım. Ama sağın şairi kim, solun şairi kim, ya da sağ veya sol saf değiştirmiş son birkaç şairden sonra hangi yeni cevhere sahip? Hangi yürekli ses hangi uyumla ve hangi kavrayışla bütün bir milleti kavrayıp bir büyük hamleye sürükleyecek musikiyi dillendirebiliyor?

Sadece fikri ve estetik yetersizlik değil şair kaynağının kurumasının tek sebebi; bir de milletin talep noksanlığı var konuşulması gereken. “Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk” olmaya ne bir milletin şair yokluğundan yakınmaya ne hakkı var?

Milletin isteksizliği hatta karşı duruşu aydının hele de şairin ve sanatçının susuşunu mazur gösterir mi? Asla. Göstermez. Sanatçının ve şairin ve yazarın ve de gazetecinin böyle bir mazeretin arkasına sığınmak gibi bir hakkı yok. Aydın olmanın gereği haykırmaktır.

Haykırmakla hakaret etmek, hakkı haykırmakla hakikate saldırmak arasındaki ince çizgiyi aşmamak kaydıyla aydının durması gerek yer haksızlığa, adaletsizliğe, eşitsizliğe ve ahlaksızlığa isyandır; Hakk’ı ve hakikati haykırmaktır.

Bütün ilahi dinler ve bütün evrensel ideolojiler haksızlığa, hukuksuzluğa, zulme ve çalıp çırpmaya isyanla başlar tebliğine. “Güzel ahlakı tamamlamak için gelen” Âlemler Peygamberinin ümmetine düşen de ahlaksızlığa isyandır, Hakkı ve hakikati haykırmaktır.