Şirketlerin organizasyon yapısı içerisinde yönetim kurulu ile birlikte denetçi kavramı da vardı ve bu kavram 14.02.2011 tarih ve 27846 sayılı RG'de yayımlanan 6102 sayılı Yasa ile tümüyle değişti ve ayrı bir hüviyete büründü. Şirketler artık genel kurullarında yönetim kurulu yanında ayrıca denetçi seçimi yapmıyorlar. Çünkü artık böyle bir kurul yok.

Denetleme, 6102 sayılı TTK'nın 397 ila 406. maddeleri ile yeniden düzenlendi ve denetimin, denetçilik mesleğinin gereklerine, etiğine ve uluslararası standartlara göre yapılması hüküm altına alındı. Yeni hükümlerle, kurumsal yönetim ve dürüst resim ilkeleri bağlamında tam bir denetimin sonuçlarının, açık, anlaşılabilir ve kamuyu aydınlatma amacına yönelik olarak düzenlenmiş bir denetim raporuyla, şirketlerin pay sahipleri başta olmak üzere tüm ilgili taraflara sunulması hedeflenmiş ve bu husustaki yetki, 02.11.2011 tarih ve 28103 sayılı RG ile yayımlanan 660 sayılı KHK ile kurulan Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yetkilendirilen bağımsız denetçilere verilmiştir. Bağımsız Denetime, KGK tarafından belirlenen üç ölçütten en az ikisinin eşik değerlerini art arda iki hesap döneminde aşan tüm şirketler tabi olacaklardır. 2018 yılı için bu ölçütler aşağıdaki gibidir.

* Aktif toplamı 35 milyon TL.

* Yıllık net satış hasılatı 70 milyon TL. ve

* Çalışan sayısı 175 kişi.

Hemen görüleceği üzere belirlenen kriterlerin dışında kalan şirketlerin denetimlerinin nasıl yapılması gerektiği noktasında yönetmelik yayımlama yetkisi Ticaret Bakanlığına verilmiş olmasına rağmen bu yetki bugüne dek kullanılmamış olup, bağımsız denetim kapsamına girmeyen şirketlerin denetimi noktasında belirsizlik ne yazık ki hala sürmekte ve ne zaman sonuçlanacağı da bilinememektedir.

Kısaca, binlerce şirket denetim dışıdır. 6102 sayılı Yasa öncesinde şirketlere denetçi anlamı ile eşdeğerli murakıplık müessesesi vardı… Murakıplar; anonim şirketlerin ani olarak kuruluşunda esas sözleşme ile bir yıl için seçiliyor daha sonraki seçimlerde ancak üç yıla kadar seçilme imkanları bulunuyordu.

Bu göreve seçilebilmenin genel şartları ise;

' Reşit ve mümeyyiz olmak, Yönetim kurulu üyelerinin yakını, hısımı olmamak, İflas etmemiş olmak, Hacir altında olmamak, Yüz kızartıcı suçlardan dolayı hüküm giymemiş olmak vb. Görüleceği üzere, sıralanan şartlar arasında herhangi bir tahsil şartı bulunmamaktadır. ' Yani sıradan herhangi bir vatandaşın şirkete murakıp ( denetçi ) olarak seçilebilmesinin önünde bir engel yoktu ve bu kişiler tarafından düzenlenen , her şeyin, her işlemin doğru ve yerinde olduğuna dair iki üç satırdan ibaret rapor !, genel kurullarda ibra ediliyor, ardından diğer genel kurul evrakları ile birlikte bağlı bulunulan ticaret sicil memurluğuna veriliyor ve bu şirket mevzuat gereği denetlenmiş sayılıyordu.

6102 sayılı Yasa ile çok önemli bir değişiklik yapılmış ve denetim işi, ehline yani 3568 sayılı Yasa ile ruhsat almış SMMM ve YMM'lere bırakılmıştır. KGK'dan alacakları bağımsız denetçi belgeleri ile meslek mensupları şirketleşerek veya bireysel olarak yukarıda belirtilen kriterlere göre denetlenmesi gereken kurum veya şirketlerin bağımsız denetimini yapmaktadırlar. KGK tarafından bu güne kadar yetkilendirilmiş bağımsız denetçi sayısı 15.876, bağımsız denetim kuruluşu sayısı ise 265'tir. Türkiye' de halen bağımsız denetim kapsamına alınan şirket sayısının ise 7.500 civarında olduğu ifade edilmektedir. Oysa ülke genelinde 800 bini Limited ve 125 bin kadarı da anonim şirket olmak üzere 900 binin üzerinde sermaye şirketi olduğu belirtilmektedir.

Geçmişte Hayat Standardı olarak adlandırılan uygulamadan kaçış için bir yol olarak kabul edilen ve bu maksatla kurulan limited şirketlerin sayılarının fazlalığındaki gerçeklik dikkate alındığında denetlenebilecek şirket sayısının öyle 900 binlerde falan olmadığı ortaya çıkmaktadır. Bakıldığında şu anda denetime tabi olan şirket sayısının, olması gerekenin çok ama çok altında olduğu gerçeğinin üstünü örtememektedir.

KGK, denetime tabi olma kriterlerini her yıl yeniden gözden geçirerek yaptığı düzenlemelerle denetlenecek şirket sayısını artırmaya çalışmaktadır.

İşte tam da bu nokta da şu sorular ardı ardına gelmekte ve cevap aranmaktadır.

1) Belirlenen üç kriterden ikisini aşan şirketler bağımsız denetim yaptırma şartına uymazlarsa bunun yaptırımı nedir?

2) Bağımsız denetim raporlarının sonuçları takip edilmekte midir? Olumsuz veya görüş vermekten kaçınma şeklinde verilen bir bağımsız denetim raporunun sonucu kim ya da kimler tarafından izlenmekte ve hangi yaptırımlar uygulanmaktadır?

Bu iki sorunun cevabını da gelecek yazımızda arayacağız.

Sağlıklı, iyi bir hafta diliyorum.