Küçük çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismar olaylarının boyutları, insanın kanını donduruyor...

Medyaya yansıyanlar, sadece yargıya intikal etmiş olanlardır…

Korku ve şiddetle yaşadıkları travmanın etkisiyle hayatları kararan binlerce çocuk olduğu bir gerçek!..

Aile bireyleri, yakın çevreleri, komşuları ve öğrenim gördükleri yerlerde cinsel istimara uğrayan çocuk haberlerine dün de Samsun'da iki kız öğrenci tacizi eklendi…

Bu kişiye 'lanet' okuduk, 'utanmaz' dedik!..

Ancak meselenin 'Sosyal psikolojik' boyutuna hiç bakamadık!..

Bu kişi ya da kişiler analarının karnından sapık doğmadığına göre, onların bu ruhsal duruma sürükleyen nedenleri araştırmak gerekir…

Aile mi yaşadığı çevre mi yoksa bu tür haberlerin medyada veriliş biçimi mi bu insanları tetikliyor?...

Hemen hemen her gün bir kaç cinsel istismar, taciz ve tecavüz olayı ekranlarda ve sayfalarda...

Medya sanığın yüzünü tanınmayacak biçimde mozaikle kapatıyor, isim de açıkça belirtilmiyor...

Elbette, her şüpheli, mahkemelerin kesin hükmüne kadar masumdur...

Çare nedir öyleyse?

Ya bu haberler hiç yapılmayacak ya da suçla ilgili kuvvetli deliller varsa o kişinin fotoğrafı da ismi de açık yazılacak!..

Hukuken sakıncaları olduğunu biliyorum...

Hatta, bazı medya kuruluşlarının intikam duygusuyla şüpheliye yaklaşacağını da...

Ölçü "vicdan" ama medyanın da bu konuda sabıkası var!...

Öte yandan bazı din adamlarının "Adet gören kız, 9 yaşında da olsa evlenebilir" tartışmaları var...

Biyolojik olarak doğurganlığa sahip olmak başka, bir evliliği sürdürebilecek olgunluğa erişmek başka şeydir...

Bunu ifade edenlerin, kendi kız çocuklarını 9-10 yaşlarında evlendirdikleri hiç görülmemiştir...

O zaman eğitimsiz ve ahlaki değerleri zayıf olan insanların aklını çelmenin

ne anlamı vardır?..

Tartışalım elbette!..

Ama bu tartışmanın hedefi, toplumun değerler manzumesinin sürüklenmekte olduğu çürümüşlüğe bir çözüm bulmak üzerine olsun!..

Not: Pazartesi buluşmak dileğiyle…