2002-2012 yıllarında Ensar Vakfı'nda materyal hazırlama çalışmalarında bulunan,'Ensar Enstitüsü' nün kuruculuğunu ve koordinatörlüğünü de yürüten MEB Din Öğretimi Genel Müdürü Nazif Yılmaz, yayımladığı bildiride, 'Arapça öğretilirken, ikinci bir dil kullanılmaması gerekir … Öğrenci teneffüslerde öğretmeni ile ancak Arapça konuşabilir. Ya konuşur ya da yanında tercüman getirir' ifadelerini kullandı.
Bildiri ile sayısı yıldan yıla artarak 1000'e yaklaşan imam hatip lisesinde 675 bin imam hatipli için Türkçe yasaklanmış oldu.
Yılmaz, seçmeli din derslerinin Türkiye'nin eğitim tarihinde çok önemli bir süreç olduğunu kaydederek, şöyle devam etti: "Din eğitimi alanında bir devrimdir. Bu bizler için büyük bir fırsattır. Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni, kendisini okulda devletin memuru ve bir öğretmen olarak düşünüyorsa yanlış yapıyordur … Bunu bir fırsat olarak düşünmek lazım…'Alimle muallimin arasında fark bulunduğuna dikkat çekerek, "Muallimlik, ruhu ve bilgiyi aktarmaktır. Sınıfın kapısından girerken bir mabedin kapısından girer gibi aşkla giriniz. Öğrencilerimiz ve velilerimiz sizlerden çok büyük özen ve özveri bekliyorlar .'
Öğretmenlik yaparken, 'Türkçe öldü' yöntemi uyguladığını belirten Yılmaz, aldığı sonuçları 'Türkçe konuşmanın yasak olmasıyla öğrenciler mecbur kaldıkları için ister istemez Arapça konuşmaya başladılar. Rüyalarında dahi Arapça konuşanlar oldu' diye ifade etti.
Okulları imam hatiplere çevirerek, aydınlıktan yana laik, bilimsel, parasız demokratik eğitimi savunan öğretmenleri açığa alanların, eğitimi kimlere teslim ettiğinin resmidir.
Hayırlı olsun Türkiye!..