Bir şahsı ya da bir kurumu beğenmeye, sevmeye ve de saygı duymaya mecbur değiliz ama sevmediğimiz, beğenmediğimiz, saygı duymadığımız o kişi ya da kuruma saygılı davranmak zorundayız. Eleştirmek hakkımız, saygılı davranmak da görevimizdir. Hele de devlet ve hukuk söz konusu olduğunda.

Hukuk fakültelerinin daha birinci sınıfında öğretirler vatandaşların yasaları beğenmeme hakkı olduğunu. Hatta beğenmedikleri yasaların değiştirilmesi için demokrasi içinde her türlü mücadeleyi verme hakkı bulunduğunu ama aynı zamanda beğenmedikleri o yasalara uymakla yükümlü olduklarını da öğretirler.

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın havaalanında giderayak, 'Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karara sessiz kalırım o kadar, ama onu kabul etmek zorunda değilim. Verdiği karara da uymuyorum, saygı da duymuyorum...' demesi, yeni bir tartışma yarattı. Keşke Sayın Cumhurbaşkanı 'uymuyorum' yerine 'katılmıyorum' deseydi. O bir kelime her şeyi değiştirirdi. Yazık oldu ve konu hukuk planında tartışılmak yerine siyaset planına taşındı ve maalesef gereksiz bir tartışma başlattı.

Dilerim ki bu ifadeler, bazı alt mahkemeler tarafından yanlış değerlendirilmez.

CUMHURİYETİN DOKSAN YILLIK ENKAZI

Bir başka gereksiz tartışma da 'Cumhuriyetin doksan yıllık enkazı' tartışması oldu. Cumhuriyet de bizim Osmanlı da. Birini sevmenin alternatifi diğerini yermek hele de sövmek değil. Tıpkı birini savunmanın yolunun diğerinin inkarından geçmediği gibi.

Cumhuriyeti yeterli bulmayabilirsiniz, noksanlarını eleştirebilirsiniz ama başarılarını görmezden gelerek onu bir 'enkaz' olarak nitelerseniz bu hem haksızlık hem de tarihi hakikatlere aykırı bir ifade olur.

Cumhuriyet, özellikle de Milli Mücadele dönemi ve ilk on beş yılı itibariyle herkesin saygı duyması gereken bir muhteşem başarı örneğidir. Bir başka ifadeyle bir enkaz arasından yeni bir devlet kurma destanıdır. Cumhuriyet, Osmanlıyı yıkmamıştır, Osmanlı yıkıldığı için Cumhuriyet kurulmuştur. Cumhuriyet, Osmanlının katili değil varisidir. Bize düşen yanlış bilgilerle ikisinden birini tercih ederek diğerine kurşun sıkmak değil aynı duygularla her ikisine de sahip çıkmaktır.

KALKINMA RAKAMLARI ORTADA

İktidarların başarısını gösteren birçok gösterge vardır ama bunların başında kalkınma rakamları gelmektedir. Atatürk dönemi kalkınma rakamları, hala yakalanamamıştır ve maalesef bundan sonra da yakalanamayacak gözükmektedir. Zira son beş yılın kalkınma hızı ondan önceki sekiz yılın ortalamasının oldukça altındadır.

Bu rakamları isteyenler internetten kolaylık bulabilirler. Ben sizi rakamlara boğmayacağım. Sadece kapitülasyonların Osmanlı maliyesi üzerindeki ipoteğinin Cumhuriyeti kuranlar tarafından Lozan'da kaldırıldığını hatırlatmakla yetineceğim.