n Son günlerde Taksim’de ve diğer illerde cereyan eden olayları, o olaylar dolayısıyla yapılan tartışmaları, sosyal medyadaki yazıları, devlet ya da siyaset adamlarının yalanlarını, yanlışlarını, çelişkilerini ve Türk basınının haber anlayışını üzülerek ve de utanarak izliyorum.
n
n
n
n Üslup medeni insanların tartışma üslubu değil, büyük kısmı itibariyle sokağın ve serserilerin çatışma üslubu. Kimse gerçeği arama derdinde değil, herkes karşısındakine nasıl vuracağının derdinde ya da vurduğunu sanmanın düğün bayramında. Sosyal medyadaki isnatlar, iftiralar, küfürler ne akla ne de bizim insani ve İslami değerlerimize yakışır şeyler.
n
n
n
n Devlet ve siyaset adına yapılan açıklamalar birbiriyle çelişiyor. Başbakan nisan sonunda yaptığı konuşmada Taksim’de “avm ve rezidans yapılacağını” söylerken olayların ertesinde “böyle bir karar yok” diyebiliyor. İstanbul Valisi “orantısız güç kullanmadık” derken Başbakan “Tamam, polis biber gazında aşırıya kaçmış olabilir” demekte, Cumhurbaşkanı “itidal” tavsiye etmekte, Başbakan Yardımcısı “Polisin halktan özür dilemesini” istemektedir. Aynı devlet, aynı iktidar ve farklı açıklamalar.
n
n
n
n AK Partililer, BDP’li Sırrı Süreyya Önder’in de Taksim’e çıkmasından hareketle olayları “BDP eylemi” olarak algılamakta ve katılanları “BDP’lilere alet olmakla” suçlamakta ama aynı Sırrı Süreyya Önder’in AK Parti Hükümeti nin onayıyla İmralı- Kandil arasında mektupçuluk yaptığını unutmakta. Siyasi Kürtçülerden, tescilli Marksistlerden hatta sabıkalı terör örgütü üyelerinden “akil adamlar” konvoyu oluşturup devlet kesesinden Anadolu turnesine çıkaranlar; şimdi Taksim’e bakarak “antikomünist” kesilmekte. Ve daha düne kadar AK Parti hükümetlerinde bakanlık yapan şahıs, bakanlık ve dolayısıyla saltanat elden uçup gittikten sonra yeniden sosyal demokrat ve yeniden çevreci kimliğine bürünebilmektedir.
n
n
n
n Dört beş yıl önce Diyarbakır’ın altı üstüne getirilir ve mağazalar tahrip edilirken “Cana değil cama gelsin” diyen Diyarbakır Valisi Efkan Ala’nın bu müthiş(!) tespitten sonra Başbakanlık Müsteşarlığı na getirildiğini unutanlar, Taksim eylemcilerini “cam kırmakla” suçlayabilmekteler.
n
n
n
n 21 Mart 2013’te Diyarbakır Meydanı’ndan polisi çeken ve meydanı APO’nun posterleri, sözde PKK bayrakları ve zafer işaretleri altında devlete ve millete meydan okuma küstahlığına teslim edenlerin Taksim’i vatandaşa dar etmelerini anlamak ve onaylamak mümkün mü? Taksim’de verilen karar doğruysa Diyarbakır, Diyarbakır’da alınan karar doğruysa Taksim kararı yanlıştır.
n
n
n
n Kimse bunu sakın başka yere çekmesin, sakın bir yanlışı onayladığımı söylemek gibi bir kurnazlığa başvurmadan şu soruya adam gibi cevap versin: Taşlanan polisin ve her vatandaşın vardır ama Batman’da kimliği ve kişiliği belli birinin emniyet müdürünü tokatlamasına sessiz kalanların Taksim’de polisin taşlanmasına isyan etmeye hakkı yoktur? Polisi Batman’da, Şırnak’ta ya da Diyarbakır’da sessiz ve çaresiz, Yunus Emre’nin o muhteşem ifadesiyle “Sövene dilsiz, vurana elsiz” kalmaya mahkum edenlerin Taksim’de ya da Kızılay’da gözlerini kırpmadan “vur” ya da “saldır” komutunu verebilmelerini onaylamak mümkün mü? Taksim’deki polisle Diyarbakır ya da Batman’daki polis arasında hiç fark yoktur, biri en az diğeri kadar mülayim öbürü de en az diğeri kadar sert olabilir. Fark sadece verilen emir de ve makam sahibinin kararındadır. Polis olayların son faili ya da en son kahramanıdır.
n
n
n
n Biz her geçen gün biraz daha ayrışıyor, biraz daha bölünüyor ve giderek dağılıyoruz. Hırpalayıcı ve hatta horlayıcı bir üslup; insanları birleşecekleri temel doğrularda bile ayrıştırıyor. Herkesin ama özellikle de iktidarın üslubuna çok dikkat etmesi gerekiyor. “Güç sarhoşluğunun” kontrolsüz dili “güçsüzlerin kontrolsüz nefretini” beslemekten başka bir işe yaramaz. Bunu herkesten çok iktidar partisi mensuplarının bilmesi gerek. Taksim’in birden patlamasının altında bu kontrolsüz gücün ve horlayıcı dilin yarattığı sessiz isyanın payı gözardı edilmemelidir. Ağaçların kesilmesi bardağı taşıran son damladır. Önemi kemiyetinde değil keyfiyetinde ve de oluş zamanındadır. Bu yatışır ve unutulur ama bu Biz karar verdik kıyamet kopsa da geri adım atmayız üslubu ya da muhaliflere üç beş çapulcu diye bakma yanlışı devam ettiği sürece; bir başka zamanda ve bir başka yerde istenmeyen çok daha büyük patlamalar meydana gelebilir ve ülkeye yazık olur.
n
order abortion pill redirect where can i buy abortion pills