Samsun da siyasetin

seviyeli yapıldığını
dile getirdiğim
köşe yazımın
üzerinden
20 gün geçmişti ki,
gazeteci kökenli arkadaşımız
CHP Milletvekili Adayı
Şaban Sevinç,
o sihri bozdu...
Hem de Gençlik ve Spor Bakanı
Çağatay Kılıç a
sarf ettiği sözlerle...
Bu sözleri, tekrarlayıp
o ayıba ortak olmayacağım...
Şaban Sevinç,
bu lafı ederken, hangi ruh halindeydi
bilemem. Ancak Sevinç in;
Çağatay Kılıç ın, tüm Samsunluların gönlünde
taht kuran efsane vekil CHP li İlyas Kılıç ın torunu olduğunu bilmesi gerekirdi...
Rahmetli İlyas Kılıç ın; Samsun un dağına taşına
hizmet veren,
fakir fukarasına
evinin kapısını açan saygın
bir siyasetçi olduğunu da
bilmesi lazımdı...
Samsun da bugüne kadar hiçbir eski CHP liden
Torun Kılıç a hakaret içeren
bir söz duymadım...
Aksine rahmetli İlyas Kılıç ın iyiliklerini
görmüş CHP lilerin,
vefa duygusuyla
AK Parti ye oy verdiğine
tanık oldum...
Mesela; yeni adıyla Ataköy,
eski adıyla Badırlı da
yerel ve genel seçimlerde
AK Parti ye çıkan oylar arasındaki farkın
nedenini bilir misiniz?..
Dahasını da hatırlatayım...
Çağatay Kılıç ın bir oturumda
belinden silah çıkarmaya
kalkışıp, CHP grubuna doğru yürüdüğü
iddia edilmiş; bu haber de Türkiye gündemine oturmuştu...
Olayın muhatabı CHP Samsun Milletvekili
Hayati Tekin, o gün Çağatay Kılıç için
öyle bir laf etmişti ki, herkes şaşırıp kalmıştı: O beni gözlerimden vursa inanmam
Bir güven, bir vefa ve bir dostluk;
ancak bu sözlerle ifade edilebilirdi...
CHP li Hayati Tekin; dede dostuydu. Mağdur edilmeye çalışılan da
hemşehrisiydi. Ondan öte
bir insana iftira atılıyordu. Onun o sözleri,
tezgahı bozdu. Çok sürmeden de Çağatay Kılıç a iftira atıldığı ortaya çıktı...
Bakan Kılıç, bir süre önce
Samsunlu gazetecilerle yaptığı kahvaltı
sırasında, Samsun da siyaset,
dün de bugün de seviyeli yapılıyor
demişti...
Eleştirilere sözü yoktu. Ancak, kendisi
hangi makamda olursa olsun,
Hakaret e asla tahammül etmeyecekti...
Nitekim, yaygın basında çıkan bazı haberler için de
açılmış davaları vardı...
O sözlerle adeta Baltayı taşa vuran Şaban Sevinç için de dava açtı...
Siyasetçinin görevi; varsa bir yanlışlık ve yolsuzluk
bunu eleştirmek, kamuoyuyla
paylaşmaktır...
Hakaret, ne siyasetçinin
ne de gazetecinin görevidir...
Buralarda herkes birbirini tanır;
yüz yüze bakar. Cenazede, düğünde
biraraya gelir; acıları ve sevinçleri
paylaşır...
Ve bu memlekette,
her şeye rağmen
iyilikleri unutulmayan
güzel insanlar,
nesilden nesile
yaşatılır...
Tıpkı İlyas Kılıç gibi...
Yani, bu toprağın
insanı için vefa
henüz ölmemiştir...