Dünkü yazımı bir önceki gün -daha sandıklar açılmadan hatta oy verme
işlemi bitmeden önce- yazmıştım. Sandıklar açıldıktan sonra yazımı
değiştirebilirdim ama değiştirmedim. Ben seçim sonuçlarını tahminimde
bazı noktalarda yanılmıştım. Yanıldığım yazıyı değiştirmek
okuyucularıma karşı sahtekârlık olurdu. Bu bana yakışmazdı; yapamazdım
ve yapmadım.
MHP yönetiminin çapsızlığını ve yanlışlarını görüyordum; hem söylüyor
hem de yazıyordum. Daha önceki yazılarımda olduğu gibi dünkü yazımda
da vardı bu tespitler. Oy kaybedecekleri açıktı. Oy olarak HDP’nin
önünde olsalar da milletvekili sayısında HDP’nin gerisine
düşeceklerini görüyordum ama bu boyutta bir düşüş daha doğrusu bu
boyutta bir hezimet beklemiyordum. Bu hezimetin tepkisi de sandığımdan
ve beklediğimden çok daha şiddetli olacaktır. Bu kaçınılmazdır. Artık
MHP’de hedefte sadece Devlet Bahçeli olmayacaktır. Devlet Bahçeli’yle
birlikte MHP genel merkezi de hezimet yaşayan il ve ilçe teşkilatları
da topun ağzında olacaklardır. MHP yeni bir ruhla, yeni bir silkiniş
ve yeni bir kadro yapılanmasıyla ya yeniden kendi asli hüviyetine
kavuşacak ya da mevcut kadronun elinde tarihin unutulmuşlara ayrılmış
sayfalarına sürüklenecektir.
HDP’nin alacağı oy konusunda da yanıldım ama bu yanılgıya üzülmedim,
sevindim. Bu millete mensup Kürt vatandaşlarımızın ayrılıkçı harekete
tavır koyması, bu ülkenin ve bu devletin geleceği açısından bana büyük
bir mutluluk vermiştir. Vatanın bölünmezliği konusundaki umudumu
kuvvetlendirmiştir. Ben bu tür yanılgılara sevinmeye her zaman
hazırım.
AKP’nin tek başına iktidarını da beklemiyordum, bunda da yanıldım. Ama
bu boyutta bir galibiyeti bırakın benim tahminimi birçok AKP’li de
beklemiyordu hatta hayal bile etmiyordu. Beklenmeyen gerçekleşti.
Kabullenmek kelimesi anlamsız; galibiyet kendisini tescil ettirir,
tescil için sizin kabullenmenize muhtaç değil ki. Asıl mesele
mağluplarının kabulünden ziyade galiplerin o başarıyı
sindirebilmesidir. Elbet zaferin sahiplerinden çok zaferden nemalanmak
isteyenler ya da bir başka ifadeyle kraldan fazla kralcılar olacaktır.
Hatta daha düne kadar karşı saflarda yer alan ve başka partilerin
bayraklarını sallayanlar bile bu zaferden sonra patinin emektarlarının
önüne geçebilmek için eski efendilerine ve yoldaşlarına karşı yeni bir
cihat ilan edeceklerdir. Ancak ben, Ak Parti kadrolarının artık
yeterince deneyim kazandıklarını, çevreyi yeterince tanıdıklarını ve o
tuzaklara düşmeyeceklerini düşünüyorum. Bu düşünce benim tesellim
oluyor.
7 Haziran’dan 1 Kasım’a giden süreçte umarım ki AK Partililer geçmişte
biraz umut ve biraz da saflıkla çıktıkları “çözüm süreci yolculuğunun”
hem kendilerini hem de bu ülkeyi ve bu milleti nasıl bir felakete
sürüklediğini yeterince net görmüşlerdir. Ve yine umarım ve dilerim
ki, bugün kazandıkları zaferde o süreçten vazgeçmelerinin, en azından
o süreci “buzdolabına kaldırmalarının” payını doğru değerlendirirler
ve yine umarım ve dilerim ki bu ülkenin geleceğini Kandil ya da İmralı
katilleri ile pazarlıkta değil milletle mutabakat ve Türk emniyeti ve
Türk ordusuyla beraberlikte ararlar.
Seçim sonuçları, Türk milletine hayırlı olsun.