Hayatı ve insanı anlamlı kılan en önemli alışkanlık okumaktır. Tarlaya düşen tohumu yeşerten su damlacıkları neyse beynimizde fikirlerin tomurcuklanması ve çiçek açması da odur.
Peki bize bütün bunları kazandıran sanat ve edebiyat alanında toplum nerede duruyor?Daha doğrusu birey olarak biz neredeyiz?
İnsandaki merak ve mükemmele ulaşma isteği, sanat ortamında gelişir. Her alanda varmak istediğimiz hedeflere maddi olarak ulaşsak da insan fikir planında kendini geliştirememişse, maddi kalkınma da uzun süreli olamıyor. Sosyal dayanışmanın en üst seviyeye ulaşması, insanların kendilerini meşgul edecek uğraşlarının olması ve kendi mesleğini yaparken sanatsal ortamlardan beslenmesi ve gıdasını almasına bağlıdır. Güneş'ten gerekli ışığı ve gıdayı almadan koparılan bir meyvenin tadı olabilir mi? Yeteri kadar okumayan,sanat ve kültür ikliminden nasibini almayan insanın durumu,olgunlaşmayan meyvenin durumuyla aynıdır. İnsanın sanat ve edebiyat sahasındaki yolculuğu hep sürecektir. Bu yolculukta coşkumuz şiirin ve türkülerimizin dilinde manasını bulur. Dalga dalga gönlümüzde nağme olur; yayılır. Sanatın her alanında uğraşan insanın üretkenliği toplum tarafından farkedilir. Örnek kişilikler olarak sanatsal ve kültürel beslenmemize sebep olurlar.
İnsanın hayata bakış açısını ,toplumsal sorunları ve çağımızın insanı yalnızlaştıran çıkmazlarının ilacı,merhemi edebiyatın dilidir:Kitaplar, dergiler v.b... Edebiyat sahasında hükmünü sürdüren dergiler ne yazık ki her geçen gün azalıyor. Edebiyatımızın fidanlığı olan dergilerimizin yaşatılması gerekiyor.
Sanatın ve edebiyatın dünyası çok geniştir. Güneş gibi evrenseldir. İnsanımızın birliği,dirliği,birbirini anlaması sanatın ve edebiyatın dilinden geçer. İnsan ruhunun en yüksek ifadesi olan edebiyat, sanat hayatımızın bütününe kaynaklık yapan varlığıyla,kendini geleceğe taşıyacak genç yazarları beslediği sürece, toplum olarak yüzümüz hep gülecektir.