11. Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül'e yakınlığıyla
bilinen siyasetçilerin,
yeni bir parti
çatısı altında
toplanma
hayalleri,
bir kez daha
suya düşmüştür...
Hatta, "Düşürülmüştür" demek
daha doğru olur...
Çünkü, Cumhurbaşkanı
Erdoğan ve ekibi, bu tür hamlelere
karşı hazırlıklıdır...
Erdoğan, basına da yansıyan
Gül'e "parti kur" baskılarını
kimlerin kurguladığını da
iyi bilmektedir...
Bülent Arınç'ın,
"kulak çeker"
gibi açıklamalarda bulunmasının
nedenini de...
Koltukların boşalmasından sonra
yaşanan "yalnızlık sendromu",
çoğu siyasetçiyi
bunalıma iter,
umudu kesilmişse
yeni arayışlara girer...
Yakın siyasi tarihe
bakın!..
Çokça örnekler var!..
Kırmızı plakalı araçlar,
koruma ordusu ve
çevrelerinde pervane olan
insanlar gitmiştir artık!..
Her siyasetçi için
böyle değildir durum elbette...
Makam sahibi iken
vatandaşa tepeden bakanlar
için sözüm!..
Hepsinin akıbeti de o
sendromu yaşamaktır...
Onlar, bol bol hayal
kurar ve o eski gücü yeniden elde etmek ister...
Herkesin bildiğini
tekrarlayalım...
Parti içindeki büyük çoğunluk,
kendi siyasi birikimleriyle değil,
Tayyip Erdoğan sevgisiyle
o Meclis'e girmiştir...
Yani demem o ki,
AK Parti'yi parçalayıp,
içinden başka bir siyasi oluşum
çıkarmak, mümkün değildir...
1977 yılında TBMM'de ziyaret ettiğim
Adalet Partisi Meclis İdare Amiri Ordu Milletvekili rahmetli Hamdi Mağden,
"Her vekil, seçildiği ilk günden itibaren
4 yıl sonra yeniden seçilmenin hesabını yapar" demişti...
Erdoğan'ın karizmasıyla
Meclis'e giren bir milletvekili,
meçhul bir maceraya
girip,bu saltanatı riske atar mı?..
Eskiler belki parti
kurabilir ama...
O da bir süre sonra
"Tabela partisi" olur!..