13 Şubat 2011 günü Samsun Haber Gazetesi'nde bir pazar sohbeti yapmıştık. Bu sohbette eğitim sistemi yapılanma projesi açıklamıştım. Projenin özeti şöyleydi: 'Devlet okul işletmeciliği yapamıyor. Fiilî durum bu. Yapabilseydi dershane ve özel okullara trilyonlar akmazdı. Üniversitelerin ve vatandaşların kurduğu özel okullarla dershaneler halkın zorunlu ihtiyacı oldu. Sınav odaklı eğitim sistemi sürdükçe de hep zorunlu ihtiyaç olacaktır. Eğitim işi özel emek harcamayı gerektirir. Devletin yapamadığını yapan özel okul ve dershaneler, eğitime gönül vermiş binlerce öğretmeni sınava odaklı sistemle velileri sömürme elçileri yapmayı başarmışlardır. Sistem işe odaklanırsa o elçiler, evlatlarına sınav kazandırma yerine iş öğretmeyi de başaracaktır.

Devletin tek yapması gereken, sınav odağını iş odağına çevirmek ve isteyen herkese eğitim harcaması için mesleğini edindikten sonra ödemek üzere burs vermektir.

Sınav kazandıran özel dershane ve okullar rekabetini iş öğretilen kurumlara dönüştürmek lazım. Birçok alanın sosyal hayatın içinde gerekmeyen bilgisini veren sınıflar yerine, elinden iş gelen insanı yetiştiren oyunluk ve işliklerle donatılmış okul veya işyerlerinin kurulması gerekir.

Sistemimizin temel mantığı kullanmayacağın bilgiyi öğrenme olmalı ve BİLGİYİ KULLANDIRAN MÜFREDAT yapılarak eğitim kurumları hayatla bütünleştirilmelidir. Üniversitelerimizin ve iş bilen kişi, vakıf, şirketlerle eğitime hizmet amaçlı dayanışma gruplarının rekabet gücü yaratabilecek işe odaklı özel okullar kurmalarına izin verilmeli ancak bütün ödemeler devlet eliyle yapılmalı ki sistem ticarete alet edilemesin.'

Maarif Vakfı Yasa Tasarısı beni heyecanlandırdı. Yurt içinde ve dışında okullar açacak, burslar verecekmiş. Ne güzel! İleri sürdüğüm proje mi hayata geçecek acaba diye hayalleniyorum. Hantallaşmış ve sürekli sorumlusu değişen Millî Eğitim Bakanlığı yerine böyle bir vakıf ile öğretmenlerin de içinde olduğu üniversiteler ve iş hayatı mensuplarından kurulan müfredat kurulları, sistemi çok verimli duruma getirebilir. Ben iyi eğitim vereceğim diye birbiriyle yarışan işe odaklı okullar sözünü ettiğim müfredat kurullarını kendileri oluşturabilir. Talim Terbiyeye hiç gerek yok. O okulların yönetim kurullarında veli çoğunluğu olmalıdır. Niye? Çünkü hizmeti alan onlar. Okul kurucuları şirket de olsa vakıf da olsa kararlarını veli çoğunluğuyla almalı ki keyfi uygulamalar olamasın, ticaret yapılamasın. Velileri çoğunlukta olduğu okul yönetim kurulları kurucunun bile varsa idarî görevine son verebilmelidir. Böylece bütün okullar milletin ortak malı haline gelir. Devlet okulları da tümüyle belli bir sistem içinde okul kurucularına devredilmeli, böylece ikilik ortadan kalkar.

Maarif Vakfı parası olsun olmasın isteyen herkese istediği okulda öğrenim görmesi için işe başlanınca gelirin küçük bir bölümüyle uzun vadede ödemek üzere burs vermelidir. İsteyen de parasıyla okuyabilir tabi.

Eğitim sistemimizde böyle bir dönüşüm şart! Bu dönüşümün ayrıntılarını isteyen herkese deney, gözlem, araştırmaya dayalı somut kanıtlarla anlatıp duruyorum yıllardır. Projesini de müziğini de tiyatrosunu da yaptım(!) Maarif Vakfı Yasasının dile getirdiğim bu hususları gözeterek çıkmasının adalet ve kalkınma davasına hizmeti büyük olacaktır. Haydi hayırlısı!