Atatürk 'Türk milleti millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir.' derken tarihi bir sonucu dile getirmiyor muydu? Ne kutuplaşması? Kutuplaşma falan yok! Fikir ayrılıklarını kaşıyarak, etnik-mezhepsel-sosyokültürel ayrılıkları kaşıyarak kutuplaştırma çabaları, tarih boyunca hep oldu, olmaya da devam edecek. Ancak millî sağduyu, her defasında bunu yapmaya çalışan hainlere ve onlara kapılan gafillere dersini verecektir.

Hasta adamlık yakıştırmasıyla pay paçak edilmek istenen büyük Türk milleti Kurtuluş Savaşını verdi. 12 Eylül 1980 öncesi de sağ sol çatışmalarıyla iç savaş noktasına getirilerek demokrasisini güdümlü hale getirilme çabalarına 1983'te Özal'ı iktidar yaptı yine millî birlik ve beraberlikle. Ardından hızla demokrasi yolunda ilerlemek istercesine referandum yoluyla siyasî yasakları da kaldırdı. Yasaklı olanlara da turuncu rengi yakından gösterdi ve dedi ki demokrasi adına az bir oyla seni yasaktan kurtarıyorum ama 12 Eylül öncesi yanlışlarına bir daha düşme sakın, aman ha! Sonra ne oldu?

Ayrılıkçı etnik hareket körüklendi ve hala sürdürülüyor. O harekete paralel olarak da faili meçhul siyasî cinayetler, kitlesel terör olayları, patlayan bombalar, ekonomik krizler, idari uyumsuzluk körüklemeleri, uluslar arası dışlamalar… Ardından gelen son referanduma bakarak da millet ikiye bölündü, evet-hayır oyları birbirine çok yakın çığlıklarıyla huzursuzluk ve gerginlik pompalamaları… Ama nafile… Yemez millet bu kutuplaştırma çabalarını, yemez!

Milletimizin gönlüne hitap edici isabetli siyasî yorumlarıyla televizyonlarda dikkatimi çeken Sayın Savcı Sayan da vurguluyor. MHP ve Kürt oyların birlikteliği millî beraberliğimizin işareti. Hain kutuplaştırma çabaları boş yani!

Millet dedi ki oy verdiğim cumhurbaşkanı yetkiyle hareket edebilsin ama çok dikkatli olsun muhalefeti sakın ola hiçe saymasın. Meclis'e yansıyan her sesi duysun, uzlaşma yolu baş tacı olsun hep! İşte budur millî birlik ve beraberlik mesajı. Anlayana sivrisinek saz!

Bakanlar, vekiller ve bürokratlar geçen yazımda da özel olarak vurguladığım gibi halkın sesini yoğunluk gerekçesiyle duymazlıktan, umursamazlıktan gelmesin. Randevu taleplerini, makul eleştirileri hiçe sayanlar, her zaman milletten dersini aldı, alacak. Bu böylece biline!