Eli kulağında, o gün gelecek ve Allah'ın emri o adım atılacak.

O gün gelecek, o adım atılacak ve dünya o güne kadar görmediği, o günden sonra da bir daha göremeyeceği bir kıyama şahit olacak. Öyle bir kıyam ki sadece kendi toprağına ve sadece kendi insanına değil, 'Şarkın ve de Afrika'nın tüm mazlum milletlerine' örnek olacak.

Şair olsaydım eğer ben de aynen o şair gibi yazardım ya da onu okuduktan sonra bir daha o konuda kalem oynatmazdım. 'Davası yalın kılıç kesilmiş avcunda/ O dört yanı tutuşmuş bir kıtanın ucunda/ Açılan ilk ihtilal bayrağıdır Asya'nın/ Vay haline o bayrak altına koşmayanın!' Bundan güzel anlatılır mı o gün ve o ilk adım.

O gün 19 Mayıs'ta geldi bu ülkeye, hayır sadece bu ülkeye değil, tüm Asya'ya, Afrika'ya, o güne kadar emperyalizmin zulmü altında inleyen mazlum milletlere. Ve o adım bu topraklarda, burada, Samsun'da atıldı tam 98 yıl önce. 'İstiklal-i tam ve Hakimiyet-i Milliye' diyerek. Bugünün Türkçesiyle 'Tam bağımsızlık ve milli egemenlik' demektir bu. Ya da Anadolu Türklüğünün çağa kafa tutuşunun bir diğer sloganı 'Ya İstiklal ya Ölüm…'

98 yıl önce yarın 19 Mayıs 1919… 98 yıl önce puslu bir sabahta bu topraklarda atılan bir adım ya da bir başka ifadeyle ilk adım! Bağımsızlığa ilk adım, çağa kafa tutmaya ve çağa ortak olmaya, hayır çağın en önüne geçmeye ilk adım.

Yanlış anlaşılmasın, Milli Mücadele'nin o ilk adımla başladığını söylemiyorum. Kimse de söyleyemez. O ilk adım daha Mondros'un ertesi günü atıldı Karakol Cemiyeti'yle. Ya da Kars Kafkas İslam Şurası'yla… Sadece Kars mı, Ardahan şurasını unutacak mıyız? Dörtyollu Hasan Çavuş, Maraşlı Sütçü İmam, Hacim Muhittin Çarıklı ve de Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi. Hani şu Milli Mücadele'nin ilk fetvasını veren muhterem din alimi büyük vatansever.

Ve İzmir'de ilk kurşunu sıkan Teşkilat-ı Mahsusa fedaisi Osman Nevres ya da çok bilinen adıyla Gazeteci Hasan Tahsin. Gazeteci biliriz onu ve biz gazeteciler o ilk kurşundan kendimize pay çıkartırız hiç de yüzümüz olmamasına rağmen. Mütareke basını vardır bir de bu topraklarda o yıllarda. Korkak, yılışık, teslimiyetçi ve de işbirlikçidir. Utandığımızdan mı yoksa bilgimizin yetersizliği ya hafızamızın zayıflığından mı bilinmez, hiç bahsetmeyiz Ali Kemallerden, Refik Halitlerden, Refi Cevatlar ve diğerlerinden.

Neyse biz yine dönelim şu yüz akımıza, şu aziz şehidimize, Osman Nevres'imize. Selanik'te doğmuştur ama kökü Balkanları Türkleştirmek ve İslamlaştırmak için gönderilen Konya Yörüklerine dayanır. Zekasıyla dikkatleri çeker ve İttihat Terakki'nin yurtdışına gönderdiği ilk öğrenciler arasında yer alır. Vatan şairimiz Yahya Kemal Beyatlı ve Şeyh Şamil'in torunu Hamza Osman Erkan o yıllardaki en yakın arkadaşlarıdır. Fransa'da siyasal bilgiler okur. Birinci Cihan Harbi'nde yurda döner. Bugünkü MİT'in ağababası Teşkilat-ı Mahsusa'nın verdiği görevle Bükreş'e gider. Kalemden önce silah ona arkadaş olur. Uzundur o hayat hikayesi, birkaç yazıda ancak anlatılabilir. Kısmet olursa o faslı da yazarız bir gün; bugün konumuz onun silahı eline ne ilk ne de ikinci alışıdır; bugünkü konumuz üçüncü ve son alışıdır.

Gerçek adıyla Osman Nevres ya da müstear adıyla Hasan Tahsin silahlı eline üçüncü ve son defa İzmir'de aldığı gibi kalemi de eline ilk defa ve yine son defa İzmir'de alır. İkisini de inançları doğrultusunda gözünü asla kırpmadan kullanır. Mütareke sonrası İzmir'e gidişi de İzmir'de gazete çıkarması da Teşkilat- Mahsusa'nın kendisini dağıtmadan önce verdiği son görev gereğidir. 15 Mayıs'tan çok önce yazar dünyaya meydan okuyan o muhteşem yazıyı. İzmir'in Yunanlılara verileceği haberleri yayılmaktadır. Alır kalemi eline ve 'Gelsinler. Bu vatan ya bizimdir ya da kimsenin. Onu ancak Allah'a teslim ederiz, o da insansız olarak' diye yazar.

O günden ve o adımdan tam dört gün önce o sıktı ilk kurşunu küstah Yunanlıların üzerine. Nasıl Samsun ilk adım kenti olmakla övünürse İzmir de ilk kurşun şehri olmakla aynı duygularla ve aynı haklılıkla övünür.

O gün yarın gelecek ve o adım yarın atılacak ama ben hala İzmir'deyim. Söz, yarın ben de Samsun'a geleceğim ve muhteşem direnişin ilk adımını ve o ilk adımla başlayan o muhteşem milli destanı anlatmaya çalışacağım.