Soru sormak, insanın en önemli vasfıdır. Soru sormak için düşünmek, düşünmek içinse okumak, araştırmak, meraklı olmak lazımdır. Normal olan her insan soru sorar, kendine göre cevaplar arar, bulur. Aradığını bulan insan bununla yetinmez. Daha çok şeyler öğrenmek ister. Aslında insanın amacı iyiye, güzele, doğruya ulaşmaktır. İnsanın amacı bu ise, peki maddi refah konusunda insanın aşırı bencilliği niye? Maddi şeylere sahip olmanın bir sınırı olmamalı mı? Bunca stresi insan taşıyabilecek güçte mi yaratılmış? Bu çeşit soruları çoğaltmak mümkün. Amacımız insanı mutlu ve huzurlu kılan iklimlerin oluşmasıdır. Bu ise insanın yetişmesi ile elde ettiği alışkanlıklarla ilgilidir: Okumak, hem de çok okumak...

Dünya aynı dünya... Fakat okuma sayesinde aynı dünya birdenbire küçülmüş. İnsanın algılamaları değişmiş. İnsan ufku ve bakış açısıyla dünyayı çoktan aşmış. Demek ki insanın beyinsel enerjisi okuma sayesinde yerinde durmuyor, yeni dünyalara akıp gidiyor. Bu yolculukta insanın en önemli kılavuzu soru sorma yetisidir. Ne kadar soru sorarsak soralım,araştırırsak araştıralım; sonuç bizi yaratılışımızın manevi iklimine götürüyor. Huzurun, mutluluğun kapıları oralarda bize açılıyor. Bu manevi iklim insanın, insanlığın huzur şifasıdır. Bu ise insanın bencilliğiyle ulaşılacak bir durum olamaz. Kendimizi kötülüklerden arındırarak ulaşabileceğimiz bir olgunluk seviyesi: Yani "insan-ı kamil" olmak.

İnsanın bu arayışı hiç bitmeyecek, fakat bu yolculuk devam edecektir."Öylesine" adlı şiirimde bu yolculuğu anlatmıştım.

Okyanuslarda köpüğüm

Derin sularda tefekkür

Dalgaların dilinde

Deli divaneyim

Ocakta yanan kor gibi ateşte

Sabrım

Kalpten kalbe giden yolda sevgiyim

İlkbahar yağmurlarında beklenen

Hasretim

Yolcuyum ötelerin ötesine

Beklenilen durakta öylesine...

Okulların tatil olduğu bu günlerde gençlerimizin "insan-ı kamil" olma yolunda hedeflerinin olması gerektiğini düşünenlerdenim. Çünkü huzurun, mutluluğun anahtarı orada...