Neden çalışırız? İşimizi mi sevmeliyiz; yaptığımız işi mi? İnsanların çalışması ile hayvanların çalışması arasındaki fark beynimizi üreterek DNA'mızda (genetik kodlarımızda) olmayan şeyleri yaratıyoruz. İnsan yaptığı işi severek ,heyecan duyarak yapmalıdır. İnsan çalıştığı kurumdan gurur duymalı, aidiyet duygusunu yaşamalıdır. Tıpkı flarmoni orkestrası gibi...Orkestra tek başına bir şey ifade etmiyor. Ortak bir eser meydana çıkınca (ruh) bir anlam ifade ediyor. İnsan çalıştığı işle kendisi arasında mensubiyet duygusu oluşturmalıdır. Mesela bazı şirketlerde çalışanların %30 hissesi var. Bu bile mensubiyet duygusu yaratmıyor. Bazı şirketlerin sahipleri yoktur. %99'u halka malolmuştur.
Ünlü işadamı İshak Alaton'a sormuşlar:
"İşadamı olmasaydın ne olmak isterdin?" diye
"Orkestra şefi olmak isterdim" demiş.
Yaptığımız işle aramıza mesafe koymamalıyız. Yabancılaşmak yaptığı işe imza atamamaktır. Herkes aynı şeyi söylese ve yapsa, farklı bir şey çıkmaz. Amerika'da araştırma yapmışlar. Sonuç olarak gençler: 1.Güç ,2.imaj 3.olarak da para demişler. Bunun içinde sevgi, özgürlük çıkmamış. İnsan, rekabet üzerinden kendini geliştirebilir. Rakibimiz varsa ,onun sayesinde gelişiriz. Bütünden kopan bir hedef gerçekleşmez. Tek başına hedef anlamsızdır. Hedefi değerli ve anlamlı kılan bütündür. Hedefin bir anlamı olmalıdır. Hedef ile bütünün arasındaki köprü yıkılmamalıdır. Asıl hedef çalışmanın kendisidir. Bütünü değerli kılan budur. İş dünyasında gerçek hedef , sürecin gerçekleşmesidir. Kolayın kendisi bir hedef olamaz. Hedef kendi içinde bir zorluk yaratmalıdır. Realist ,akılcı içinde bir iddia taşımalıdır. Bazen projenin kendisi de bir hedef olabilir.
Sonuç olarak; çalışmak insanca bir davranış şeklidir. Kendimizin ve ülkemizin kalkınmasında çalışmanın önemi büyüktür.