TBMM'si Başkanı İsmail Kahraman'ın 'dünyanın ikinci metrosu' diyerek övündüğü Galata Tüneli, onu yapan Fransız mühendis ve ondan devralan İngiliz firması için bir ticari başarı olabilir ama Osmanlı Türkleri için ne bir başarı hikayesidir ne de bir övünç vesilesidir. Her ne kadar biz Türkler, Londra metrosundan sonra 'dünyanın ikinci metrosu' olarak nitelendirsek de o 555,80 metre uzunluğunda sıradan bir tüneldir. Düşünen de, yapan da, finanse eden de, 1939'a kadar işleten de elin yabancısıdır.

Eugene-Henri Gavand adında bir Fransız mühendis 1867 yılında gezmek için İstanbul'a gelir. İstanbul'da o devirde para Galata'da kazanılır, Pera(Beyoğlu)'da harcanır. Galata Rum bankerlerin merkezi, Pera ise ağırlık olarak Rum ve Levantenlerin, biraz da Ermeni ve Yahudilerin yaşama ve eğlence alanıdır. O devirdeki Pera'nın Paris'ten daha lüks ve ihtişam içinde olduğu söylenir.

Paranın kazanıldığı Galata ile harcandığı Pera çok uzak değildir ama aradaki yol oldukça kötüdür; dolambaçlı, dik yokuşlu, çamurlu ve çoğu yerde de alabildiğine dardır. Yayan da, atla da zor ve yorucudur Galata'dan Pera'ya çıkmak ya da Pera'dan Galata'ya inmek. Yıllardır İstanbul halkına hizmet veren tünel, işte bu zorluğa bir çözüm arayan Henri Gavant'ın mühendis kafasından çıkar. Bu aynı zamanda Gavant için oldukça karlı bir yatırımdır.

Gavant'ın imtiyaz talebi Osmanlı Devleti tarafından kabul edilir ve sözleşme imzalanır. Gavant yatırımı gerçekleştirmek için Osmanlı'dan para istemeyecek, kendi kaynaklarıyla yapacak, kendi işletecek, hasılatın yüzde bir buçuğunu da devlete verecektir. İmtiyaz süresi 42 yıldır. Bu süre, daha sonra iki defa uzatılacak ve nihayet 1904'de 75 yıla çıkarılacaktır. Bu uzatmaya karşılık devlete verilecek kar payı da yükseltilmiştir. 555,80 boyunda, 6,70 metre çapında ve 4,90 metre yüksekliğindeki tünel 1939'da Nafia Vekili(Bayındırlık Bakanı) Ali Çetinkaya'nın gayretleriyle millileştirilmiştir.

Tünelin millileştirilmesi üzerine Selahattin Güngör 'Bu sabah onun önünden geçerken ilk defa alıcı gözüyle baktım. Evet… o artık bizim Tünel'di. Kendi kendime düşündüm. İstanbul halkı alınterine bulanmış milyarlarca ve milyarlarca meteliğini senelerce hep bu kör kuyunun ağzına mütevekkilane boşaltıp durmuştu' diye yazacaktır.

Henri Gavant, mühendistir ama aynı zamanda da işadamıdır, paranın kokusunu da iyi alır. Bir taraftan Tünel'i yaparken diğer taraftan da İstanbul metrosu projesini ortaya atar. Onu başkaları izler. Bunlardan birisi de Boğos Efendidir. Onun teklifi ele alınır, uzun uzun incelenir ve sonunda reddedilir. Namık Paşazade Tahir Bey'in teklifi de, Mösyö Moray'ın teklifi de sonuçsuz kalır ve bu toprakların gerçek anlamda metroyla buluşması Sayın Başkanın 'duraklama' dediği Cumhuriyet dönemine kalır.

Açılışı yapılan raylı ulaşım yatırımı olunca Sayın Başkan'ın demiryoluna değinmemesi olmazdı. Başkan Hicaz demiryollarına değinmiş, ben de yarınki yazımda, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi demiryollarını birlikte ama kısaca ele alacağım.

*Kaynakça-Prof. Dr. Vahdettin Engin-Osmanlı'da Ulaşım/Ülkemizin İlk Metrosu Tünel'in Yapılması ve Diğer Metro Projeleri.