Erozyonun düşmanı ağaçtır. Toprağın derinliklerine kök salan ağaçlar sayesinde toprak kendine gelir. Toprakla ağacın kökü arasında çok samimi bir kucaklaşma vardır. Ağaç toprağın dostudur. Ağaç dikmek her kültürde çok önemlidir. Yarın ölecek olsak bile ağaç dikmeyi öğütlüyor dinimiz bize...

Doğuda öğretmenlik yaptığım yıllarda yabancı dil öğretmeni olmama rağmen dersler boş geçmesin diye Güzel Konuşma Dersine (kompozisyon) giriyordum. Öğrencilerime ağaç dikmenin öneminden söz ediyordum. Çocuklar da bana , "Devletimiz ağaç diksin." diyorlardı. Ben de onlara dilimin döndüğü kadar ağaç dikmenin öneminden söz ediyordum. Ağaç dikmenin devletin görevi olduğu kadar bizim de görevimiz olduğunu anlatmıştım. Onları ikna edip etmediğimi bir gün yaşadığım olay sonrasında çok iyi anlamıştım. Bir gün Türkiyemizin en güzel illerinden olan Van'dan öğretmenlik yaptığım Özalp ilçesine dönerken çok iyi anlamıştım. Bir de baktım arabanın üstüne taşıyabileceği kadar ağaç fidesi yığmışlar. Kendi kendime "Helal olsun be ! " demiştim. Minibüs öğretmenlik yaptığım ilçeye varmadan iki kilometre kala durmuştu. Minibüstekileri tanımıyordum. Kendi kendime "Dur bakalım! Bu ne iş..." diye söylenmiştim. Çünkü ilk defa karşılaşmıştım bu durumla. Bir de baktım ki öğrenciler minibüse koşuyor. Şoför arabanın üstündeki tüm fideleri aşağı bıraktı. Baktım ki öğrencilerim birer ikişer fideleri alarak köylerinin yolunu tutmuştu.

Ben de minibüsün camından öğrencilerimle göz göze gelmiştim . Hepimizin gözlerinin içi gülüyordu. Doğanın gülüşüne, uyanışına biz de gülüşümüzle katkıda bulunmuştuk. Çünkü bu gülüşü besleyen ağaç dikme sevinci ,öğrencilerimin gözlerinden okunuyordu.

Ağaç oldu şiirimin bir kıtasında:

... Yeşil bir halı serdim

Üstüne Türkiye'min

İlmik ilmik dokudum

Meşe palamudu ağıyla

Yurdumun toprağını ...

demiştim.