Küresel tefecilerin kurguladığı, yerli işbirlikçilerin de "maşa" olarak kullanıldığı bu "ekonomik operasyonu"nun nedenini, vicdanı olan herkes biliyor…

Ancak, bu tezgahın "zamanlaması" öyle seçilmiş ki, adamlar dalga geçer gibi dövizdeki spekülatif dalgalanmalarla milletin cebindeki parayı aleni götürüyor...

Bu nedeni, ekonomikmiş!..

Vay anası ya!..

Bu kötü gidiş, seçim öncesi mi ortaya çıktı böyle?..

İktidara her türlü yüklenen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu bile bu tezgah karşısında iktidara seslenerek, "spekülatörlerin üzerine gidilsin" diye açıklama yapmadı mı?..

İyi düşünmek gerek!..

Küresel güç odakları, kurdukları tezgahı gizlemiyor artık!..

Avrupa ve ABD merkezli bazı finans kurumlarının yöneticileri, bir yandan doların 10 liraya kadar yükseleceğini açıklaması ve ardından da bir bankamızla ilgili 35 milyar dolar ceza kesildiği haberlerine "tesadüf" diyenin aklına şaşarım!..

Bu sıralarda da Amerikalı bir "dangalak" gazeteci çıkmış, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "yastık altındaki dövizlerin bozdurulması" çağrısına hariçten gazel okuyarak, "Sakın ha" diyor...

Bu ne utanmazlıktır böyle!..

Türkiye'de ekonominin iyi olduğunu elbette söyleyen yok!..

İktidarın ekonomi politikalarında yanlışlar da var elbette...

Sanayicisinden esnafına, işçisinden köylüsüne, memurundan emeklisine ve gencinden yaşlısına kadar herkes; bu süreç içinde mağdur durumda...

Amaç, Türkiye'yi muhtaç hale getirip, kırmızı çizgilerinden taviz koparmaktır...

Tezgah budur!..

Hiç kimseye döviz "al" ya da "sat" demiyorum...

Ancak, "iflas ettik" ve "battık" gibi ifadeleri kullanırsak, "Bu tezgahın değirmenine su taşımış oluruz" diyorum...

Böyle dönemlerde toplum psikolojisini olumsuz etkileyecek her şeyden kaçınmak gerekir...

Uzatmayalım!..

Türkiye'de çıkan ekonomik krizler ve sonrasında "Küresel tefeciler"e ödenen yüksek faizler, bugün yaşananları hatırlatmıyor mu?..