Bu seçim bundan önceki tüm seçimlerden çok daha önemlidir. Bundan önceki seçimlerde hükümetler değişmiştir, bu seçimde ise sistem değişecek, Türkiye 1876'dan beri kesintilerle de olsa uyguladığı parlamenter sistemden dünyada başka bir örneği bulunmayan ve sadece Türkiye'ye has 'Cumhurbaşkanlığı devlet sistemine geçecek. Bu değişim önemlidir ve her değişim gibi alışılmadık zorlukları da bünyesinde taşımaktadır.

Bu seçim önemlidir ama sadece seçmen ve ülke açısından değil, partiler açısından da önemlidir. 25 Haziran sabahı partilerin -bir iki istisna dışında- hem genel başkanları hem de üst yönetimleri ciddi bir depreme şimdiden hazırlanmak zorundalar. Kimileri mevcudu koruyamamanın ya da arttıramamanın kimileri de beklenen, en azından hayal edilen başarıyı gösterememenin eleştirileriyle karşılaşacaklardır. Kazanıldığında zafer tacı kimin başına takılacak idiyse kaybedilmenin faturası da ona ve onun kurmaylarına kesilecektir

Bu süreçte hiçbir parti ve hiçbir lider ne yazık ki parıltılı bir kampanya yürütememiştir. Ne daha önceki seçimlerde olduğu gibi hafızalara kazınan bir şarkı ya da türkü uyarlaması, unutulmayacak bir slogan ne de insanlarda umut ve heyecan uyandıracak bir program ortaya konabilmiştir. Kampanya hemen tüm partiler ve tüm liderler için bir taraftan bir vaat öbür taraftan da diğer adaylara ya da partilere laf yetiştirme gayreti içinde geçmiştir. Yapılan vaatler, verilen sözler ve harcamalarla ciddi şekilde sıkışan bütçe yarın kazananın karşısına çıkacak en büyük sorunlardan olacaktır.

Herkes farklı konularda konuşuyor ama Meral Hanım hariç, hiç kimse şu 'sığınmacı' denilen ama hiçbir şekilde uluslararası hukuka uymayan, uydurulması da galiba istenmeye Suriyeliler ve diğerlerine pek dokunmuyor. Mesele sadece para meselesi değil, bu insanlar kalıcılar ve nüfus artış hızları bizim nüfus artış hızımızdan çok yüksek. Demografik yapımız değişiyor ve kimse bu olaya parmak basmıyor.

Kim ne kadar kabul etmezse etmesin ve ilgili bakan ya da bakanlar ne kadar tersini söylerse söylesin eğitimimiz S.O.S. veriyor. Eğitimle ilgili uluslararası tüm araştırma ve sıralamalar hiç de gurur verici değil. Tam tersine hemen her alanda gerilerde yer alan ve her yıl bir önceki yıla göre biraz daha geriye düşen bir sıralama söz konusu. Bu sadece öğrencilerimiz için değil ne yazık ki onları yetiştiren öğretmenlerimiz için de söz konusu.

Kim kazanırsa kazansın kazananı büyük ülke sorunları, kaybedecek olanları da de çok ciddi parti için sorunlar bekliyor. Ben 24 Haziran'ın bırakın kavgayı dövüşü hiçbir tartışmaya yer vermeyecek bir olgunluk içinde geçmesini ve 25 Haziran sabahı bizi ayıran tercihlerimizin yerine bizi birleştiren milli değerlerimizin etrafında birleştiğimiz ve kucaklaştığımız bir Türkiye görmek istiyorum. Hayali bile ne güzel, değil mi?